Başkanlığını AK Parti kurucularından, eski İçişleri Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay’ın yaptığı Ankara Sosyal Bilimler Vakfı, “Türkiye’de Kimlikler: Din, Ekonomi, Siyaset” başlıklı 2024 değerler araştırması yayınladı. Araştırmada, daha önce ayrıştırıcı bir kimlik olarak öne çıkan Atatürkçülük, bu defa toplumun yüzde 71 tarafından sahiplenir hale geldi. Raporda toplumun büyük kısmının laiklik ve Atatürkçülüğü benimsediği görülürken, Mültecilerin geri gönderilmesi konusunda toplumun tüm kesimlerinin hem fikir olduğu ortaya çıktı. Araştırmada ayrıca toplumun hayat pahalılığının en büyük nedenini, iş dünyasının aşırı kâr hırsı olarak gördüğü gerçeğini ortaya koydu.
Araştırmada 5 bin 618 kişi ile görüşülürken, sorulara cevap verenlerin 2 bin 971’i erkek, 2 bin 647’i kadın katılıcılardan oluştu. Toplamda 78 sorunun yer aldığı anket formunda katılımcıların verdiği cevaplar ise üzerinde uzun uzun düşünülmeyi ve konuşulmayı hak ediyor.
Ankete katılanlara hangi kimlikleri onayladıkları sorulduğunda, ilk dört sırada yer alan kimliklerde yüzde 93,1 ile “Çevreci”, birinci sırada yer alırken, ikinci sırada yüzde 91,8 ile “İnançlı”, üçüncü sırada yüzde 85,5 ile “Milliyetçi” ve dördüncü sırada yüzde 82,3 ile “Cumhuriyetçi” yer aldı. Bu kimliklerin en üst sırada yer alması Türk halkının siyasete ve siyasi kimlik tanımlamalarından ne denli uzak durma eğiliminde olduğunu gösteriyor.
Kötü şöhretli kimlikler dipte
Ankete katılanların yaptığı diğer sıralamalar “Demokrat 76,8, Ulusalcı 73,5, Atatürkçü 70,9, Dindar 69,7, İslamcı 66,5, Muhafazakâr 58,7, Sosyal demokrat 55,4, Kemalist 35,7, Sağcı 28 ve Solcu 16,2 olurken. Bir dönemin kötü şöhretli kimliklerinin Türk halkı tarafından artık benimsenmediğini de ortaya koydu. Elde edilen verilere göre Türk halkı deyim yerindeyse suya sabuna dokunmayan, kendini ayrıştıracağını düşündüğü tüm kimliklerden kaçınmakta ya da bunu dile getirmekten çekinmekte.
Ankete katılanlara örneklemede laik yerine modern, dindar yerine de muhafazakâr denirken, Türkiye’de önceden ayrıştırıcı bir kavram olarak yer alan Atatürkçülük kimliğine ankete katılanların yüzde 71’inin sahip çıktığı görüldü. Atatürkçülük kavramının bu denli yükselişle sahip çıkılmasının yanı sıra Kemalizm kavramının ise yüzde 35.7’de kalması Türk halkının eski ideolojik Kemalizm’den de uzaklaştığını gösteriyor.
Devlet din işlerinde toplum kararsız
Devlet laik olmalıdır görüşünü benimseme oranı; modernlerde yüzde 89 muhafazakârlarda yüzde 71,8 olurken Laiklik kavramının Cumhuriyet tarihinde en popüler olduğu dönemlerden biri olduğu olarak yorumlandı. Toplumdaki bu sekülerleşme ise dinsizleşmeden çok tepkisel bir sekülerleşme olduğu inancı ağır basarken ankete katılanlarda “Devlet din işlerine karışmamalı” görüşünü benimseme oranı; modernlerde yüzde 67, muhafazakârlarda yüzde 51 olarak belirlendi. Bu da devletin din işlerinden elini çekmesi hususunda toplam hâlâ net bir karar vermiş değil.
Dindar yönetici ve iş insanları
Ankette, “Devlet yönetiminde daha çok dindar olmalı” görüşünü benimseme oranı; modernlerde yüzde 25, muhafazakârlarda yüzde 44.8 olurken, “Dindar yöneticiler çalışanların haklarını korumada daha titiz davranırlar” görüşüne katılım düzeyi; modernlerde yüzde 35, muhafazakarlarda yüzde 51. “Dindar iş insanları iş hayatında daha dürüst ve güvenilirdirler” görüşüne katılım düzeyi; modernlerde yüzde 29, muhafazakârlarda yüzde 45 olarak gerçekleşti.
Ankete katılanların “Ahlaklı olmak için dindarlık gerekli” görüşünü benimseme oranı; modernlerde yüzde 25, muhafazakârlarda yüzde 44 olurken, “Dini daha iyi anlayabilmek, yaşamak ve hissetmek için güvenilir bir cemaate veya tarikata bağlı olmak önemlidir” görüşüne katılıyor musunuz?” sorusuna yüzde 85 “katılmıyorum” demiş. Cemaat ve tarikat sorusuna karşı “Gençlere dini eğitim verilmeli” görüşünü benimseme oranı; modernlerde yüzde 75, muhafazakârlarda yüzde 91. olarak sonuçlanmış. Bu da toplumun cemaatlere ve tarikatlara karşı uzak olduğunu ancak, dine ise bağlılığını koruduğu gerçeğini yansıtıyor.
“Toplumun geneline ters düşse bile insanların hayatlarını istedikleri gibi yaşaması gerektiğini” düşünenlerin oranı, ankete göre yarı yarıya. Şehirleşmeyle birlikte toplumsal hayatta liberal fikrin arttığı görülüyor. “Geleneksel değerlere dönmek, kararlı liderleri işbaşına getirmek ve zararlı fikirleri susturmak gerek” görüşünü benimseme oranı; modernlerde yüzde 68,9, muhafazakârlarda yüzde 75,2. çıkması toplumun büyük kısmının devlet yönetiminde aynı liberal görüşten çok uzak olduğunu da gözler önüne seriyor.
Hayat pahalılığından kim sorumlu
Ankete göre toplumun gözünde, hayat pahalılığından ise iş insanlarının aşırı kâr etme hırsı görüşünün yaygın olduğu ortaya çıktı. Küreselleşme kavramına toplumun yüzde 42’sinin olumsuz ve ancak yüzde 24’ünün olumlu baktığı ankete göre toplumun yüzde 90’ı da “Fakirlere bakmanın devletin temel görevlerinden biri” olduğunu düşünüyor. Ankete katılanlarda modernlerin yüzde 64’ü ve muhafazakârların yüzde 67’si hayat pahalılığının en önemli nedenini “İş dünyasının aşırı kâr etmesi” olarak görüyor.
Kimlik sorunu devam ediyor
Ankete katılanlarda modernlerin yüzde 76’sı muhafazakârların ise yüzde 68’i Demokrasi’yi en ideal sistemdir olarak görürken toplumun yüzde 72’si “Ülkede farklı etnik, dinî ve mezhep gruplarına eşit davranılsaydı daha az soruna yol açılacağını” düşünüyor. “Farklı kesimlere eşit davranılmadığını” düşünenlerin oranı ise yüzde 74 gibi yüksek bir oran. Yine toplumun yüzde 63’ü de ne yazık ki “Türkiye’de mahkemelerin bağımsız ve tarafsız şekilde karar vermediğini” düşünüyor.
Mülteciler konusunda hem fikir
Yapılan ankette Türkiye’deki hemen her kesimin mültecilerden yana yaşadığı sıkıntıları da gözler önüne seriliyor. “Türkiye’nin bugün uyguladığı göçmen politikasını nasıl buluyorsunuz?” sorusuna hükümeti bu konuda olumlu bulanlar modernlerde yüzde 11, muhafazakârlarda yüzde 19. “Tüm göçmenlerin Türkiye’den gönderilmesi lazım” görüşünü katılma düzeyi muhafazakârlarda yüzde 80, modernlerde yüzde 86. olarak tespit edilmesi toplumun bu konuda hem fikir olduğu gerçeğini ortaya koyuyor.