Suriyelilerin döneceklerini düşünmek büyük saflık ve hata olur

Gazeteci Yazar Murat Kışlalı, GÖZLEM’in ülke gündeminin başında gelen olay ve gelişmelerle ilgili sorularını cevapladı. Kışlalı, Suriye’de yaşanan gelişmeler, 2023 Yılı Kesin Hesap Yasa Teklifi’ne CHP’nin yaptığı itirazlar, asgari ücretli, emekli dul ve yetimler ile memurların zam beklentileri konularında açıklamalarda bulundu.

******

GÖZLEM – Suriye… Suriyeliler… Türkiye… Sizce “ne olacak” ve “nasıl olacak” ilişkiler ve de sığınmacı – göçmen milyonlar?

K – Suriye en azından ikiye, muhtemelen üçe ya da dörde bölünecek. Ne olursa olsun meşru Suriye devletinin yıkılması burada kuzeyde PYD/YPG’nin devletleşmesinin önünü açtı. Artık bunun önüne geçilemez. Merkezi yönetimde sözde ülkenin çok parçalı etkin ve dini nüfusunu bünyesinde özgürce tutma iddiasında olan Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) olacak. HTŞ’nin lideri Mohammed Golani 42 yaşında. Ailesi, şimdi İsrail’in işgal ettiği Suriye’nin güneyindeki Golan tepelerinden. Golani önce Şam’da El Kaide lideri Zerkavi’ye katılıyor. ABD tarafından yakalanıp 5 yıl hapse girdikten sonra 2011’de IŞİD lideri Bağdati tarafından Suriye’de görevlendiriliyor ve El Nusra’yı kuruyor. 2013’de IŞİD yerine El Kaide’ye bağlılık yemini ediyor. 2016’da El Nusra’dan da kopup 2017’de HTŞ’yi kuruyor. Bu süreçte HTŞ’yi aşırı dinci militan bir yapıdan ABD’ye ve Batı’ya “ılımlı” bakan, İran-Hizbullah yani şii karşıtı bir yapıya dönüştürmeye veya dönüştürdüğü algısı yaratmaya çalışıyor. Başına 10 milyon dolar ödül konmuş olmasına karşı son dönemde ABD’ye şirin gözükmeye çalışan, CNN ile görüşerek imaj değişimine giden bir lider. Şii Esad’a ve Suriye Ordusu’na karşı başlattığı ve Şam’ı alarak zaferle sonuçlandırdığı süreçte en azından Türkiye’nin “olur”unu ve muhtemelen desteğini de aldı. Kullandığı silahlar, kaynaklar ve Batı’nın kendisine yaklaşımı dikkate alındığında arkasında ABD’nin de yer aldığı anlaşılıyor. Suriye’nin yüzde 80 arap, yüzde 75 Sünni Müslüman bir demografik yapısı var. Ülkedeki azınlıklar yüzde 15-20 Şii, yüzde 10 Hıristiyan, yüzde 3 Dürzi; yüzde 10 Kürt, yüzde 5 Türkmen, çok parçalı. Böyle şeriatçı bir geçmişi ve görüntüsü olan Golani ve örgütü, merkezde bir Suriye devleti kurduktan sonra ya bu çok parçalı yapıyı bir arada tutmakta zorlanacak ya da kontrolü sağlamak için eninde sonunda daha aşırı şeriatçı yöntemlere başvuracak. İdlib’i şeriatçı bir anlayışla yönetti. Şam’ı alır almaz Müslümanlığın en önde gelen kutsal mekanlarından Emevi Camii’nde namaz kıldı. Esad yüzde 20 Şii azınlıktan biri olarak Suriye’yi bu kadar ifade edildiği gibi “vahşice” idare ediyorduysa, yüzde 80 suni çoğunluktan olan bir “köktendinci”nin ülkeyi idarede nasıl bir yol izleyeceği, tüm imaj değişikliği ve eşitçil söylemlerine karşın bana göre çok açık. Dolayısıyla sonuçta bu durumda Türkiye’nin güneyinde, yeni bir şeriatçı devlet oluşturulmuş oldu. Kuzeyde Türkiye, güneyde İsrail’in girdiği topraklar ve çok parçalı etnik-dini yapısı dikkate alındığında Suriye’nin mevcut toprakları zaman içinde bahsettiğimiz gibi üç, dört yapıya bölünebilir. Göç sorununa gelince. Suriyelilerin büyük kısmının, Türkiye’de hem sağlık ve eğitim dahil çok ciddi yardımlar aldıkları, hem işçi veya iş sahibi olarak çalışıp ekonomik düzenlerini Suriye’ye göre çok daha iyi tuttukları ve hem de vatandaşlık hakkı verilerek iktidarın oy bankası haline dönüştürüldükleri için, ne olacağı belli olmayan ve her şekilde yaşam koşulları Türkiye kadar iyi olamayacak olan Suriye’ye döneceklerini düşünmek büyük saflık ve hata olur. Ne kendileri dönerler, ne de bu iktidar dönmelerini ister. Zaten şu anda dönüyor diye gösterilenler kayıtlı olarak Suriye’ye geçtikleri için her an Türkiye’ye geri dönüş de yapabilirler. Geçmelerinin sebebi de hiç şüphesiz bu belirsiz ortamda aileleri, yakınları, evlerini ziyaret etmek ve muhtemelen olası “fırsat”ları değerlendirmek için olsa gerektir.

 

GÖZLEM – 2023 Yılı Kesin Hesap Yasa Teklifi’ne de 182, 2025 bütçesine 673 sayfalık şerh ve Şerhin başlangıcına da Atatürk’ün Nutuk’undaki “Manzara-i Umumiye” kavramını başlık olarak yazan CHP, eleştirileri ve uyarılarını tek tek sıralayarak “Anayasa ihlal ediliyor” dedi. Siz ne diyorsunuz?

K – Yeni bir şey mi? Anayasa maalesef sürekli ihlal ediliyor. Ülkenin başı Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı bile Anayasa’ya aykırı değil miydi? “Anayasa ihlal ediliyor” üzerinden yapılan muhalefetin, özellikle Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının uygulanmadığı ve şimdi büyük çoğunluğu Erdoğan tarafından atanmış üye yapısının da ciddi biçimde iktidara “yakın” hale geldiği dikkate alındığında etkili bir muhalefet yöntemi olmayacağını düşünüyorum. Onun yerine bütçenin çarpıklıklarının ve bütçe ile ortaya konan iktidarın tercihlerinin üzerine gidilmesi, hâlâ kamuoyu yoklamalarında kararsız kalanlarının “kararsızlıklarının” nedenlerinin araştırılarak bunlarla paralel bir muhalefet politikasının uygulanması gerektiğine inanıyorum.

 

GÖZLEM – Asgari ücret görüşmeleri başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Çalışanlarımızın beklentilerini gözetecek, ülkemiz ekonomisine ağır bir yük getirmeyecek bir anlayışla sürecin yürütüleceğine inanıyorum” mesajı gönderdi. Sizce “beklentileri gözetecek” bir rakam çıkacak mı, toplantılardan?

K – Kimin beklentileri? Muhalefetin ise hayır. Enflasyon açısından yabancı yatırımcıların beklentilerini düşünüyorsak, kısmen evet. Ekonomi yönetimi asgari ücret artışını gelecek yıl sonu tahmini olan yüzde 21’e göre belirlemek istiyor. Türkiye’de bugünkü asgari ücretin yüzde 20’si üzerinde ücret alan çalışan sayısı 11,5 milyon kişiyi biraz geçiyor. Şu anda her üç çalışandan 2’si hükümetin vermeyi düşündüğü asgari ücret artışı seviyesinde ücret alıyor. Buna karşın 2025 yılı asgari ücreti Erdoğan’ın “Faiz sebepir, enflasyon neticedir. … Bu konuda nas ortada. Nas ortada olduğu sürece bana ne oluyor” diyerek enflasyonu sıçrattığı 2021 sonundan itibaren, bir önceki yıl enflasyonuna göre belirlenmiş olsa 26 bin TL, şimdiki Ekonomi yönetiminin istediği gibi bir sonraki yıl enflasyonuna göre hesaplanmış olsa 23 bin TL olacaktı. Merkez Bankası Başkanı da sonbaharda yurt dışı yatırım toplantılarında 2025 asgari ücretine ilişkin 25 bin TL’lik bir algı yaratmıştı. Buna göre 23-26 bin TL, mevcut 17 bin liralık asgari ücrete göre yüzde 35-52 arasında bir artışa işaret ediyor. Bunun üst bandı da son bir yıllık enflasyon olan yüzde 47’nin biraz üzerinde. Benim kanımca ekonomi yönetimi bu bandın altında bir hedefle yola çıkıp, bandın içine düşecek bir rakama “olur” verecek. Ancak son iyileştirmeyi her zamanki gibi algı açısından Erdoğan yapacak.

 

GÖZLEM – Hükûmet, kamu personel sisteminde köklü değişiklikler yapmaya hazırlanıyor. Türkiye Gazetesi’nde “Kamuda eşit işe, eşit ücret” başlığı ile çıkan habere göre, Memurlara yönelik köklü değişiklik yolda. İşe alımlarda uygulama birliği sağlanacak. Ücretler görev ve sorumluluğuna göre yeniden düzenlenecek. Kariyer meslek personeliyle ilgili yeni çalışma yapılacak. İşe alım süreçlerinde fırsat eşitliği ve şeffaflık öncelikli olacak. Belediye personeli de merkezî bilgi sistemine dâhil edilecek. Ayrıca, Kamu İşe Alım Platformu’nun kullanımı, devlet üniversiteleri ve yerel yönetimleri de kapsayacak şekilde yaygınlaştırılacak. Görüşünüz?

K – Bu düzenlemeler, iktidarın yandaşları kalifiye olmadıkları işe almasını meşrulaştırmak, kolaylaştırmak ve şu an için engelleyemediği muhalif belediyeler başta olmak üzere belli işlerdeki işe alımları kendi lehlerine kurgulamak için atılmış adımlar gibi gözüküyor.

 

GÖZLEM – Emekliler, TV ekranlarında feryat etmeye devam ediyor; Sizce, ne olacak 4 milyonu “geçinemediği için çalışmak zorunda kalan”  16 milyon 154 bini aşan emeklinin durumu?

K – Enflasyonla mücadele programı yarım yürüyor. Ekonomi yönetimi, doğrudan harcamaya giden dar gelirli maaşlarını sıkı bir şekilde kontrol ederken, tasarruf tedbirleri, kayda değer kayıtdışı ekonomiye ilişkin düzenlemeler, yolsuzluk, israf gibi konularda alınması gereken tedbirler alınmıyor. Bu iktidar normal şartlarda bu adımları atmayacak. Bu adımlar da atılmayınca enflasyon düşmeyecek veya çok daha yavaş düşecek. Bu durumda da dar gelirlilerin elde ettiği maaş veya ücretler harcamalarına göre gittikçe azalacak. Enflasyondaki bu topal sürecin bugünkü şartlarda 2026 sonuna kadar devam edeceğini öngörüyorum. Bu nedenle de enflasyon oranları yüzde 15’lerin altına düşene kadar emeklinin, dar gelirlinin geçim derdi artarak devam edecek.

+++++++