Urla Arkas Müzesi ve Bağyolu

Evimin birkaç yüz metre üstünde Lucien Arkas müzesi açılalı yıllar oldu. Doğrusu bu hayatta yeter müze gördüm diye çok da merak etmemiştim.

İstanbul’dan Feza ve Kemal Günergün ziyarete gelip de müzeyi görmek istediklerinde el mecbur kaçamadım.  Feza Hanım ülkenin bilim aristokrasisi mensubu. Kendisi Bilim Tarihi hocası, annesi ve babası ünlü Asuman ve Turan Baytop çifti, Farmakogni ve Botanik hocaları idiler.  Anadolu’yu karış karış gezmiş ve bitki sözlüğünü borçlu olduğumuz çift. Feza Hanım isteyince ben de götürdüm. Gerçekten muhteşem bir müze. Bu kadar Rodin heykelini bir arada görmemiştim. Roma imparatorlarının büstlerinin sergilendiği alan da çok etkileyici. Urla’da, İzmir’de okuyan her öğrencinin görmesi gereken bir yer.

Aklıma Roy Casagrande hocanın anlatımı geldi. Sezar Galiçya’yı yani bugünün Fransa’sını fethederken oranın nüfusu 3 milyon imiş. Nüfusun bir milyonu ölmüş, bir milyonu esir almışlar köle olarak, bir milyon da yeni kolonide kalmış. Filistin ve Ukrayna’daki vahşet türümüzün tarihi yüzü.

Müze duyunca ben bencilce bakmışım, görünce jeton düştü! Topluma büyük bir hizmet.  İzmir’de lise diploması verilmeden illa bu müze gezdirilmeli. Lucien Arkas’ı  da tekrar tekrar tebrik etmek gerek.

Urla Bağyolu da beldeye çok anlamlı ve olumlu bir katkı sağlıyor. Artık iyice yerleşti ve Urla kimliğinin bir parçası oldu. Turizm için bu tip çalışmalar çok önemli. Bilge ve Reha Öğünlü (Urlice), Can Ortabaş Urla Şarapcılık, Ali ve Melis Emin (Mozaik), Serpil Erdurak (USCA), Meltem Atalay ve  Metin Güner (MMG), Didem Haluk Çelikel (Limantepe) ve Serhat Akbay (İkidenizarası) başlatmışlar, sonra Ebru Osman Çapkınoğlu (Perdix),  Sevinç Erol Çakır (Çakır Şarapcılık), Lena Alihan Haydaroğlu (Statera) ve Ceylan Ertörer Diaz Leon (HUS) bu gruba katılmışlar. Bağyolu planlanmış haritalanmış.

Son derece medeni ve yapıcı  bir çalışma. Bir candan tebrik de onlara. Tabii belediyemiz de bu insanların resimlerini ve isimlerini yeni Kent Müzesi’nde ebedileştirmeli.

Engin Eser, Ali Nail Kubalı, Kemal Nomak ile 20 yıl önce yürüyüş yolları haritalamak için çalışmıştık. O zaman ormanda yürüyüş için özel izin almak gibi bir yaklaşım vardı. Aradan geçen sürede çeşitli yürüyüş grupları her hafta sonu Urla Yarımadası’nda çok güzel yürüyüşler düzenliyor. Bu yolların da haritasının çıkartılması ve tanıtılması turizm için anlamlı bir katkı olur. Artık GPS’li telefonlar ile bu harita çıkartma epey kolaylaştı. Son bir madde daha gene 20 yıl önce anıt zeytinler için epey orman müdürlüklerine gidip gelmiştim. Bunların kaydı ve haritalanması da çok mühim ama anca belediyenin yapabileceği bir iş. Bilhassa özel mülkte olanların korunması ve zaman zaman (ayda 1 gün?) halka açık olarak görülebilir şekilde olmaları için belediyenin olayı sahiplenmesi gerek.