Mahalli idare seçimlerinin üzerinden, 9 aya yakın bir süre geçti. Başkanlarımız; zamanın ne kadar hızla aktığını gördüler. Beş yılın, ne kadar çabuk akacağını, biteceğini anladılar.
Bu bakımdan; Daha hızlı, daha aktif ve daha planlı çalışmanın zarureti idrak edilmelidir;
-Maalesef; Belediyelerin çoğu, hala liyakatli kadroları kuramamışlardır. Ne yazık ki; partizanca tayinler de devam etmektedir. İktidara mensup tüm belediyelerde ve merkezi yönetimde, liyakatin dışlanması, kronik bir hastalık halindedir. İlle de yandaş olacaktır. Liyakatin önemi yoktur. Esas olan sadakattir, emre itaattir. Ama; muhalefete mensup belediyelerde de aynı hastalığın mevcudiyeti, hayal kırıcıdır.
-Parti torpili ile, işe girenler, hiç bir zaman verimli olmazlar. Talepleri, kaprisleri bitmez. Kendilerinde bir güç vehmeder, diğer çalışanları huzursuz ederler. Başkanlar koltuğu kaybedince, ilk ihanet edenler de onlar olurlar. Kaldı ki; Tüm belediyelerde kadro şişkinliği vardır. Nakit sıkıntısının en büyük sebebi de budur. Oy avcılığı uğruna, (başta belediye şirketleri olmak üzere) astronomik sayıda, bankamatik personel alınmıştır. Hiçbirinde, “İş gücü Planlaması”, “Görev Tanımı” yoktur. Hele, geçici işçilerin kadroya alınması, tam bir çöküş doğurmuştur. Üstüne; Oy avcılığı adına, toplu sözleşmelerde anormal rakamlar kabul edilmiştir. Bile bile uçuruma atlanmıştır.
-Hele, belediye şirketleri, tam bir kara deliktir. Ne denetim vardır, ne de verimlilik. Hepsi, devamlı zarar eder, iflas durumuna düşer. Sermaye artışı yapılır ve halka harcanması gereken kaynaklar, Yandaşlara akıtılır. (Vergi denetim elemanlarının ve Mülkiye müfettişlerinin, bu şirketleri incelediği, hiç görülmemiştir. Tam, bir pervasızlık söz konusudur. Hukuka aykırı her türlü icraat mevcuttur.) (Benim dönemlerimde; Hepsi, ok sayıda Yeminli Mali Müşavir tarafından, titizlikle denetleniyordu. Hepsinin, Yönetim ve Denetim kurullarında, Belediye Meclisinde üyesi bulunan, tüm partilerin temsilcileri vardı. Ayrıca, Mecliste, “Şirketleri Denetleme Komisyonu “kurmuştuk. Neticede; Tümü kâr ediyordu. Bu kârla da birçok yatırımı ve sosyal yardımı (eğitim, sağlık, aş evi, huzur evi, kreşler, kütüphaneler, burslar vs.) finanse ediyorlardı.) Hizmet etmek isteyen başkanların, bu şişkin kadroları tasfiye etmekten başka çareleri yoktur.
-Bu arada; İktidarın, muhalefet belediyelerine yaptığı baskıların, engellemelerin, tehditlerin, verdiği sıkıntı büyüktür. Bu uygulama hanın; Hukukla, demokrasi ile ilgisi yoktur. Tam bir zulümdür. Hele, hele SGK borçları ile ilgili baskı ve tehditler, çok yanlıştır. Bu borçların çoğu kendi (seçimi kaybetmiş) başkanlarından kalmadır. Kaldı ki; Kendilerinin eseri olan dış borç tutarı 512.-Milyar Dolara ulaşmıştır. Belediyelere zulmederken; Yandaş- 240.-Milyar Dolarlık ihale verilmiş; 128 defa vergi indirimi yapılmış; 2,6 Milyar TL’lik vergi ve 4,9 Milyarlık ceza bağışlanmıştır. Yine, 914,9 Milyar TL. tutarında vergi tahsil e- dilmemiş; Bunun 812,8 Milyar TL’lik kısmı batmıştır. Hukuka aykırı ihaleler ile aktarılan tutarların hesabı ise yapılamaz hale gelmiştir. (SGK’nın, bu yılki açığı 170.-Milyar TL’dir.)
-Muhalefet belediyelerinin, konser vb. harcamaları devamlı tenkit edilirken; Kendi belediyelerinin israfları, lüks harcamaları, yolsuzlukları hiç dile getirilmemektedir. Suç dosyaları sümen altı edilmektedir. Sarayın is- rafları, araç saltanatı, trafiği berbat eden araç konvoyları, tayinle gelen (ABD bile lüks sitelere sahip olan) bakanların ve Diyanetin savurganlıkları, halkın ciddi tepkisini çekmektedir. -Engellemeler o kadar mantıksız hale gelmiştir ki; Belediyelere ait kreşleri kapatma rezaletine kadar varmıştır. Halbuki; Kreşler, öğrencilere ve ücretsiz yemekler verilen burslar, halk lokantaları, öğrenci yurtları, kadın barınma evleri, emeklilere ve fakirlere yapılan yardımlar, tarıma destekler, vb. sosyal yardımlar; fevkalade isabetlidir ve zaruridir. Bunlara karşı çıkmak ne akla, ne de mantığa sığmaz. (Ki kanıyorsanız, siz daha fazlasını yapın. Yandaşları değil, fakir fukarayı düşünün. Lüks ve israfı terk edin.)
-Elbette; Tüm belediyelerin, ciddi bir tasarrufa gitmesi de şarttır; Bu arada Meslek Odalarında ve ilgili fakültelerden (Çevre, İnşaat, Elektrik, Makina, Jeoloji vb. mühendislikler ve Mimarlar Odası gibi) ile işbirliği yapması çok önemlidir. Mutlaka, günlük fon ve nakit akımı tabloları yapılmalıdır. Tüm gelirler (su, ulaşım, şirketler, vb.) HAVUZ SİSTEMİNDE toplanmalıdır. Deprem Tedbirlerine öncelik verilmelidir. (Biz, YEŞİL ZABITA diye bir birim kurmuş, çevre denetimine tahsis etmiştik.) Mültecilerin geri gitmesi için tedbirler düşünmelidirler. Her konuda, açık ve şeffaf olmalıdırlar. Halka, devamlı olarak hesap vermelidirler.