Emperyalizmle tek başına

1990’lı yıllarda Evde Tek Başına (Home Alone) adlı bir Amerikan yapımı film vardı. Film; evde unutulan bir çocuğun hırsızlara karşı mücadelesini anlatıyordu. Çok tutulmuş olmalı ki, sonraki yıllarda bu filmin devam filmleri de çekilmişti. Bu filmin adı, tam da; Türkiye’nin Suriye’deki bugünkü durumunu özetliyor.

Gerçekten de Türkiye, Suriye’de bugün; Yahudi güdümlü ABD emperyalizmiyle tek başına kaldı. ABD emperyalizmi Ortadoğu’daki Arap aktörleri teker teker elimine etti. Ortada ne Mısır kaldı, ne Libya kaldı, ne Irak, ne İran kaldı. Hatta ABD’yi Ortadoğu’da dengeleyen Rusya bile sahadan çekildi. Türkiye; Yahudi güdümlü ABD emperyalizmiyle tek başına kaldı, karşı karşıya kaldı.

Aslında bu sonuç; 2000 yıllık bir hikayedir. Bu hikaye; Yahudilerin Ortadoğu’dan kovulmaları, sonra dünya ticaretini ele geçirmeleri, ardından sömürgeciliğe ve emperyalizme bayraktarlık etmeleri ve nihayet Ortadoğu’ya geri dönmelerinin hikayesidir.

Emperyalizm, sömürgecilikle başladı. 1500’lü yıllarda dünya ticaretinin baş aktörü Yahudiler; ticari karlarla yetinmeyi bırakıp, teknolojik birikimleriyle ve finansmanlarıyla okyanus aşan ve tarihe ‘’Coğrafi Keşif’’ diye yutturulan seferlerle Amerika kıtasında ticaret kolonileri kurup sömürgeciliği başlattılar. Bu yolla; Birleşik Krallık önderliğinde İspanya, Portekiz, Hollanda, Almanya, Belçika dahil bütün Avrupa’yı sömürgeci yaptılar. Önce Amerika kıtası talan edildi, sonra Afrika. En sonunda sıra doğudaki Türk İmparatorluklarını yıkıp, topraklarını talan etmeye geldi. Safavi ve Babür Türk İmparatorluklarını ve 1. Dünya Savaşını çıkartıp, Osmanlı İmparatorluğu’nu yıktılar.

Özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun iki milletinin, Türklerin ve Arapların üzerine gittiler. Türklerin yaşadığı Anadolu’yu Sevr Anlaşması ile paylaşmaya kalktılar. Anadolu’daki Türkler; Atatürk önderliğinde ve Türk ulusu bilinci ile direndiler ve emperyalizmi Anadolu’ya sokmayarak, bağımsız ve özgür Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdular.

Arapların yaşadığı Ortadoğu’da durum böyle olmadı. Aşiretten ulusa evrilememiş Araplar; Libya’da, Mısır’da, Suriye’de, Irak’ta Emperyalizme direnemediler. Önce manda yönetimleri kuruldu, sonra isyanlar, krallıklar, kısaca kaos geldi.

Birinci Dünya Harbi’nden sonraki Ortadoğu sürecini o zaman Yahudi kontrolünde olan İngiltere belirledi. ABD bu süreçte hiç yer almadı. İngiliz emperyalizminin gerçek niyeti; orada Yahudilere bir devlet kurdurmaktı.

Sömürgecilikle çok zenginleşen, bu yolla Birleşik krallığı kontrol altına alan Yahudiler; Birinci Dünya Savaşıyla Ortadoğu’ya 2000 yıl sonra geri döndüler. Hemen sonra İkinci Dünya Savaşını çıkardılar. Bu savaşın sonunda 1948’de hem İsrail devletini kurdular, hem de İngiltere yerine ABD’yi temel alarak Kapitalist Emperyalizmi dünya sahnesine sürdüler.

İkinci Dünya Savaşından sonra, soğuk savaş yıllarında neredeyse bütün Ortadoğu’da; ABD karşıtı Arap Milliyetçiliği temelinde, totaliter Baascı Sosyalizm yaygınlaşmıştı. Mısır’da Nasır, Libya’da Kaddafi, Irak’ta Saddam, Suriye’de Hafız Esad rejimleri ve İran’da da ABD karşıtı Şii Mollalar ortaya çıktı.

Yahudi güdümlü ABD emperyalizmi; Ortadoğu’ya indi. Petrol ve ulaşımı kontrol altına almak, ama en çok İsrail devletini korumak amaçlı, kendi karşıtı bu rejimlerle 70 yıl boğuştu. Bu devletleri birbiriyle savaştırdı. Etnik ve dini bölünmeleri tahrik etti ve sosyal medya temelli Arap Baharı isyanlarıyla bütün Arap devletlerini teker teker zayıflattı. Saddam’ı 2003’te, Kaddafi’yi 2011’de, Mursi’yi 2013’te ve nihayet 2024’te İran’ı ve Rusya’yı bölgeden uzaklaştırarak, 60 yıllık Esed rejimini 13 yıl süren iç savaştan sonra yıktı. Türkiye sınırına dayandı. Türkiye’yle karşı karşıya kaldı.

Bu karşı karşıya gelme bir günde olmadı. Sovyetlerin tehditleriyle Türkiye; Amerika’ya yaklaştı ve yavaş yavaş Amerikan emperyalizminin güdümüne girdi. ABD; ekonomik ve demokratik müdahalelerle, hep Türkiye’yi manipüle etti ve kontrol altında tuttu. Bu dönemde önce zemini olmayan Ermeni terörü, sonra İsrail’in Ortadoğu’da kendine destek için kurduğu Kürt temelli PKK terörü organize edildi ve Türkiye her yıl neredeyse 100 milyar doları bulan terörle mücadele harcamalarıyla zayıflatıldı.

Türkiye’de 1986’da başlatılan PKK terörü, ABD’nin Irak müdahalesinden sonra Kuzey Irak’ta silahlandırıldı ve daha sonra bu Kürt unsurlar ile Suriye’nin petrol bölgeleriyle, Türkiye’ye sınır olan Kuzey bölgelerinde, PKK’nın devamı YPG Terör Devleti kuruldu, silahlandırıldı ve Türkiye’ye karşı yüz bin kişilik ABD ve İsrail adına vekalet savaşı yapan bir ordu oluşturuldu. Türkiye; bu vekalet ordusuna karşı, zorunlu olarak ve mecbur kalarak, kendi ordusunu sınır güvenliğini sağlamak için Suriye sınırına indirdi, operasyonlar düzenledi. Ve bu arada zorunlu olarak ve mecbur kalarak, genellikle Türkmen temelli bir alternatif savaş gücü oluşturdu. Bu savaş gücünün bugünkü adı; ‘’Suriye Milli Ordusu(SMO)’’ dur. Karşısında da Amerika ve İsrail adına vekalet savaşı yapan YPG ve PYD vardır.

Türkiye kendi ordusu ve arkasında durduğu güçlerle,  Amerika bayraklı Yahudi emperyalizmiyle karşı karşıyadır. Ev sahibi Araplar ortada yoktur. Türkiye; Emperyalizmle tek başınadır, karşı karşıyadır.

Bu durum Türk tarihinin en kritik dönemeçlerinden biridir. Türkiye; kendi güvenliği için, Suriye’nin üniter bir devlet olarak kalmasını ve Suriye’deki kendine karşı örgütlenmiş terörist YPG’nin tasfiyesini istemektedir. ABD’deki İsrail; teşkilatlandırdığı YPG’nin devam ederek, Suriye’nin ortadan kalkmasını ve büyük İsrail için alan ve zaman kazanmak istemektedir.

Sonuç olarak; Türkiye ilk defa zorunlu ve mecburi bir temelde, istemeden emperyalizmle karşı karşıya kalmıştır. Bin yaşındaki emperyalizmin binlerce oyununu boşa çıkararak, bu zorunlu bilek güreşini kazanmak zorundadır.