Ege’nin incisi İzmir bir zamanlar yüzme sporunun kalesiydi. Torbalılı idealist beden eğitimi öğretmeni Hikmet Özün, bu spor dalına gösterdiği ilgiyi oğullarını da geliştirerek taçlandırdı. Sabri Özün serbest ve kelebek branşlarında sayısız rekorlar kırdığı gibi, Fas’ın Casablanca kentinde düzenlenen Akdeniz Oyunları’nda 100 metre serbestte 53.48’lik derecesiyle bronz madalya kazandı. Kardeşi Sadri Özün de ağabeyinden geri kalmadı, aynı şampiyonada kelebekte 56.71 ile bronz madalyayı boynuna astı. Özünler’in başarıları yurt dışına taştı, yeteneklerini gören Amerikalılar Nevada Üniversitesi’nde spor bursu verdiler, iki kez olimpiyat Şampiyonluğu bulunan antrenör John Naber tarafından çalıştırıldı, 1984 Los Angeles Olimpiyatı’nda yarışma vizesi aldılar. Sadece onlar mı, İzmir pisinlerin gözbebeğiydi. Kızlarda da yetenekler ocağıydı. Yasemin Savtekin, Serap Kızılsu, Neval Özbek ve burada sıralamaya imkan bulamadığım pek çok yetenek, Balkan Şampiyonalarına ve Türkiye Birinciliklerine ambargo koymuşlardı. Tabii başarıda kahraman yöneticilerin katkılarını unutmayalım. Gözlem’in kurucusu, ünlü gazeteci Çetin Gürel’i, ebediyete uğurladığımız Erdoğan Sungur ve Güven Görgül’ün büyük katkılarını yad etmek de boynumuzun borcu. O zamanlar yüzme gazetelerde manşet, TRT’de sporun ilk haberi olurdu. Ya şimdi, bir futbol tutturmuşlar, kadınlarımızın zirveye çıkmasıyla voleybol ve azıcık da basketbol. Ama yüzme sporu onları yeniden uykudan uyandırıyor. Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de yapılan Dünya Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası’nda İzmirli yüzücü Emre Sakçı 25.56’lık derecesiyle 17,18 ve 19 yaş dünya ve Türkiye rekorlarını kırarak gümüş madalya kazandı. Ancak buruğuz biraz, bu sporcuyu niye kent olarak sahiplenmedik de Fenerbahçe’ye gitmek durumunda bıraktık. Bir övgü parantezi de 1500 metre serbestte 14.20.64’lük derecesiyle bronz madalyaya ulaşan Kuzey Tunçelli’ye açalım. Ayrıca Yüzme Federasyonunu da kutlayalım.