İTB Aralık Ayı Olağan Meclis Toplantısı İzQ İnovasyon Merkezi’nde Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer yönetiminde gerçekleştirildi.
Toplantıda konuşan Kestelli, 2024 yılının Türkiye ekonomisini değerlendirdi. Kestelli, “Ekonomide yıllar süren bir makro istikrarsızlık döneminin ardından geçen yıl girdiğimiz rasyonelleşme yolunda epey mesafe kat ettik gibi görünüyor. Temmuz’dan bu yana ekonomik program olumlu sonuçlar veriyor. Para politikası sayesinde enflasyon düşme eğiliminde. Ekonomimizin tansiyonu olan cari açık hızla daralıyor. Yıllık cari açığın 10 milyar doların altına inmiş olması, enflasyon ve kur açısından umut verici Cari açık daralırken döviz rezervleri artıyor.Kredi notumuz ve ülke risk primimizdeki iyileşme belirginleşti. Ama… Enflasyon hâlâ çok yüksek. Sürdürülebilir büyüme için elzem olan doğrudan sermaye yatırımları hâlâ çok düşük. Total verimlilik artışını sağlayamıyoruz. Dezenflasyon sürecinin hane halkı üzerindeki etkisi dayanılması güç boyuta ulaştı. Gelecek yıl için yapılan tahminler de esenliğe çıkmamız için zorlu sürecin devam edeceğini ortaya koyuyor” dedi.
Kestelli, enflasyonla mücadeleye kamunun da ikna edici bir tasarruf inisiyatifiyle katkı vermesi, para politikasıyla doğru yönde atılmış adımların yapısal reformlarla desteklenmesi ve kayıt dışı ekonominin ortadan kaldırılmasının çok önemli olduğunun altını çizdi.
“AB iyi analiz edilmeli”
Türkiye için ihracatın hayatı olduğunu ve Avrupa Birliği’nin en büyük pazar olduğunu vurgulayan Kestelli, “Draghi’nin çok konuşulan son raporunda, Avrupa Birliği’nin dünya ekonomisindeki payının son 30 yılda yüzde 26’dan yüzde 17’ye gerilediğini görüyoruz. Tam üyeliği ulusal strateji yaptığımız en büyük ticari ortağımız Avrupa Birliği’nin durumunu iyi analiz edip çok boyutlu bir değerlendirme yapmamızın şart olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
Türkiye’nin üretim gücündeki aşınmaya dikkat çeken Kestelli, “Son dönemde tarım ve sanayi üretimindeki büyümenin ülkedeki toplam büyümenin altında seyretmesi, üretim kaslarımızın zayıfladığına işaret ediyor. Ekonomi yönetiminin, üretim kaslarımızı güçlü tutmak için acilen önlem alması gerekiyor. Çünkü Türkiye’nin dijital ve yeşil dönüşüm yolculuğunda üretim gücünü artırmaya çok ihtiyacı var. Ve son olarak hiç unutmayalım ki ülkemizin küresel sistemdeki siyasi ve ekonomik gücünü demokrasimizin niteliği ve hukuk devletinin sağlamlığı belirleyecektir. Bu konuda da önemli adımlar atılmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
2024 yılı tarımsal ürünler dış ticaretinde bir önceki yıla göre hem İzmir özelinde hem de ülke genelinde olumlu gelişmeler yaşandığını söyleyen Kestelli, “Yılın ilk 10 ayında ihracatımız geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6 artarak 26,9 milyar dolara yükselirken, ithalatımız ise yüzde 12 azalarak 19,8 milyar dolara geriledi. İzmir’de ise aynı dönemde ihracatımız yüzde 7 artarak 3,6 milyar dolar olurken, ithalatımız yüzde 1 artış ile 2,2 milyar dolara çıktı. Şehir olarak ülkemiz tarımsal ürünler ihracatından aldığımız pay yüzde 13,5 ile son üç yılın en yüksek seviyesinde gerçekleşti. Tarımda ihracatın ithalatı karşılama oranı ise ülke genelinde yüzde 136, İzmir’de ise yüzde 167 oldu. Tarımsal ürünler ihracatımızdan yüzde 68 ile gıda ürünleri imalatı en yüksek payı alırken, bitkisel ve hayvansal ürünler yüzde 25 ile ikinci sırada yer aldı. İthalatımızda ise bitkisel ve hayvansal ürünler yüzde 46 ile birinci, gıda ürünleri imalatı ise yüzde 44 ile ikinci sırada. En çok ithal ettiğimiz ürünler olan yağlı tohumlar, hububat ve pamuk gibi hammadde üretiminde eksikliklerimiz bulunuyor” bilgisini verdi.
“Öncelikli hedef verimliliği artırmak”
İhracatımızı ve tarımsal dış ticaretteki net gelir kazancımızı yükseltmek için açığımız bulunan bu ürünlerdeki üretimimizi artmak zorunda olduğumuzu dile getiren Kestelli, “Tarım alanlarında artışın sınırlı kalacağını düşünürsek, verimliliğin yükseltilmek öncelikli hedeflerimizden birisi olmak zorunda. İzmir olarak tarımsal ürünler ihracatından tarihsel olarak var olan mukayeseli üstünlüğümüzü daha fazla kullanmalıyız” ifadelerine yer verdi.
Kestelli, “Özellikle yatırımları devam eden Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgelerinin devreye girmesi ile ihracatımızda bir sıçrama yaşayabileceğimizi düşünüyorum. Ayrıca, Borsa olarak, yeni yılda, ihracat yapan üye firma sayımızı artırmak için yeni çalışmalar başlatmayı planlıyoruz. Devam eden Tıbbi ve Aromatik Bitkiler UR-GE projemize sizlerin de katılımı ile farklı ürünler için yeni projeler ekleyebilir, ihracat yapan üyelerimizin ihracatını artırabilir, ihracat yapmayan firmalarımızı ise ihracat yapar hale getirebiliriz” şeklinde konuştu.
“Gerçekçi fiyatlar olmalı”
Ömer Gökhan Tuncer de hayvancılık sektörüyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Tuncer, “1 Ocak tibariyle çiğ süt tavsiye fiyatları 17,15 TL olacak. Yaklaşık yüzde 17’l artış gerçekleşti. Ancak TÜİK’in açıkladığı tarımsal girdi fiyat endeksine baktığımızda son güncel verilere göre; tarımda kullanılan girdilerin yıllık ortalama maliyet artışı yüzde 32. Süt fiyatlarındaki güncelleme her ne kadar sevindirici olsa da 17,15 TL üretim maliyetine tekabül etmektedir. Hayvancılık, süt ve et üretimiyle bir bütündür. Sektör tabiriyle ‘ananın olmadığı yerde dana olmaz.’ Yani, süt arzında istikrar olmadığı sürece et arzındaki açığı kapatmamız mümkün değildir. Tüm tarım ürünlerinde gerçekçi fiyatlar olmadan gıda güvencesinden bahsedemeyiz” diye konuştu.
*
İTTM’YE ÖDÜL
Kestelli, tarım teknolojileri alanındaki girişimcilik ekosistemini oluşturmayı hedefleyen İzmir Tarım Teknoloji Merkezi (İTTM) projesi ile 2024 Startup Ekosistem Yıldızları değerlendirmesinde “Yükselen Yıldız” ödülünü kazandığını kaydetti. Kestelli şöyle konuştu:
“Bu değerlendirme Uluslararası Ticaret Odası ve küresel boyutta girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesi için çalışan Mind the Bridge tarafından, OECD ile Avrupa Komisyonu iş birliği ve Microsoft desteğiyle gerçekleştiriliyor. Ödülümüzü ay başında 36 farklı ülkeden startup ve inovasyon ekosisteminden gelen çok sayıda katılımcının yer aldığı törenle aldık. Ülkemizde tarım teknolojilerinin geliştirilmesinde bir çekim merkezi olmasını hedeflediğimiz İTTM’nin hem yurtiçinden hem de yurtdışından aldığı olumlu tepkiler çok doğru bir projeyi hayat geçirdiğimizi ispatlar nitelikte. Kısa bir süre önce girişimci kabulüne başlayan İTTM’de önümüzdeki yıllarda çok önemli yatırımların filizlenerek hem tarım sektörüne hem de İzmir ve ülke ekonomisine katkı sağlayacağına inanıyoruz.”