Yıla değil, yüzyıla bakmak

İnsanoğlu parçaları sever. Her şeye parçalayarak yaklaşır. Çünkü insanın evrimi parçaları birleştirerek olmuştur. Kullandıkları semboller de parçaların sembolleridir. İnsan, mekanı; nokta, çizgi, yüzey, uzay diye parçalara ayırarak kavramıştır. Mekana holistik (bütüncül) bakmayı daha bugünlerde keşfetmiştir.

İnsanoğlu zamana da parça parça yaklaşmıştır. Önce doğal döngülerden birimler üretmiştir. Dünyanın kendi etrafında dönmesine ‘’gün’’, güneşin etrafında dolanmasına ‘’yıl’’ demiştir. Daha sonra ‘’yıl’’ diye, ‘’yüzyıl’’ diye parçalamıştır zamanı.

Bizim parçaladığımız haliyle 2025 yılı, yani bu Çarşamba başlayan yıl; Miladi Takvimin, M.S 21. Yüzyılın 25. Yılıdır. 21. Yüzyıl; 1 Ocak 2001’den başlayıp, 31 Aralık 2100’e kadar devam eden yüzyıldır.

Yeni yılı kutladık. Şimdi de biraz yüzyılımıza dönüp bakalım. İçinde olduğumuz 21. Yüzyılda bazı çelişkiler görünüyor.

Bu çelişkilerden birincisi; bilim ve teknoloji ile toplum arasındaki kopukluktur. Toplumun %1’i veya bilemediniz %2’si bilim ve teknolojiyle doğrudan ilgilenmekte, geri kalan o çok büyük kesim bilim ve teknolojiyi kavramadan onun sonuçlarından yararlanmakta, bilimsel tavır ve anlayıştan çok uzakta yaşamaktadır.

İkinci çelişki ise; insanların çoğunun geleceğe nasıl bakacağını bilememesidir. Bugünün insanı; geleceği çok boyutlu bilimsel bir bütünsellikle ele alamamakta, falcılara, astrologlara rağbet ederek, içinde yaşayacağı geleceği anlamaya çalışmaktadır. Oysa geleceği ancak bilim ve teknolojinin peşinden giderek kavrayabiliriz.

Bu yüzden bilim ve teknolojiyle ilgilenenlerin 21.yüzyılı nasıl isimlendirdiklerine bir bakalım. 21.yüzyıl iki başlık altında isimlendirilmiştir.

Birinci isimlendirme; bilgi ve iletişim açısından yapılmıştır. Bilgi ve iletişim açısından 21.yüzyıl; bilgi çağı, bilgisayar çağı, internet çağı veya dijital çağ olarak isimlendirilmiştir, tanımlandırılmıştır. Dijitalleşme de; toplumun dijital dünyaya geçiş sürecini, interneti ve internet alt yapısı üzerinde mobil cihazlar, yapay zekâ ve bulut bilişim gibi teknolojilerin gelişimi olarak tanımlanmıştır.

21.yüzyılın ikinci isimlendirmesi; enerji açısından yapılmıştır. Bu açıdan bakanlar enerjinin fosil yakıtlardan, güneş enerjisine evrileceğini öngörerek, bu yüzyıla ‘’Güneş Enerjisi Devrimi Yüzyılı’’ demektedirler.

Özetle; bu bilimsel isimlendirme gayretlerine bakarak, 21. Yüzyılı; internet ve yapay zekâ teknolojilerinin ve güneş enerjisi devrimi teknolojilerinin belirleyeceğini söyleyebiliriz.

Bu teknolojilerin belirlediği 21. Yüzyılda, insan becerilerinin; işbirliği, iletişim, eleştirel düşünme ve yaratıcılık ekseninde gelişeceğini ve bu becerilerin sahibi bireylerin fark yaratarak, toplumun sürükleyicileri olacağını tahmin edebiliriz.

21.Yüzyılı belirleyecek bilimsel yapı ve teknolojileri biraz daha açalım.

Bilgi teknolojileri alanında ilk değişim internet ağlarında olacaktır. Bugünün dünya internet ağı; klasik kablolardan ve sesi ve görüntüyü çok miktarda ve büyük bir hızla taşıyabilen fiber optik kablolardan oluşmuştur. Buna internetin karasal ağı diyebiliriz. Ancak, Elon Musk’ın Space X şirketi uzaya 7000 uydu göndererek kablosuz bir uzay internet ağı oluşturmuş ve 102 ülkeye kablosuz internet satar hale gelmiştir. 2025’te Starlink ile ‘’directtocell’’ servisini devreye alacaktır. Bu sistem bütün akıllı telefonlara doğrudan konuşma imkânı verecek, kapsama alanı sınırı ortadan kalkacaktır. Yani 21. Yüzyıl önce kablosuz internet çağı olacaktır. Bu kablosuz internet ağı üzerinde yapay zekâ; 21. Yüzyılı, diğer yüzyıllardan ayıran bir ana teknoloji olacaktır.

Onun için bugünkü yapay zekâ teknolojilerinin dünyayı modelleyebilmesi, şeyler ve yerler hakkında akıl yürütebilmesi, hem zaman, hem de üç boyutlu mekân içinde etkileşim kurabilmesi ve insan gibi hatalarından öğrenebilmesi gerekiyor. Kısaca; hala iki boyutlu mekân içerebilen algoritmaların üç boyutlu mekâna doğru gelişmesi gerekiyor. Bunun için insanların yüz milyarlarca yıl içinde evrimleşerek ulaştıkları üç boyutlu mekânda akıl yürütme(düşünme) seviyesine bilgisayarlar birkaç on yılda gelebilecek gibi görünüyor.

Bugünkü yapay zekâ; dil ve iki boyutlu görsellerin nöral ağ benzeri yazılımlara yüklenmesiyle çalışıyor. Yapay zekâ algoritmalarının ve onların düzeneklerinin mesela robotların üç boyutlu mekânda akıl yürütebilecek hale gelmeleri, yani insansılaşmaları uzmanlara göre birkaç on yıl daha sürecek. İnsanlığın onlardan beklediği yararlar ve onlardan gelmesinden korktuğu zararlar tam anlamıyla o zaman ortaya çıkabilecektir.

21.yüzyılı belirleyecek diğer önemli bilimsel süreç ve teknoloji; güneşten ucuz ve bol enerji üretme teknolojisidir. Yani güneş enerjisi devrimidir. Güneş pilleri yoluyla güneşten enerji üretmenin maliyeti; bugünkü fosil enerji üretim maliyetinin onda biri kadar olacaktır. Ancak bu ucuz ve bol enerji; dünya ekonomisini frenleyen, dünyadaki tüm ürün maliyetlerini yükselten ve özellikle petrol ithalatçısı ülkelerin kronik enflasyon altında kalmalarını sona erdirecek ve bu ülke halklarının yoksul yaşamlarına son verecektir. Fakat güneş enerjisi devriminin dünyaya yerleşmesi kolay olmayacaktır. Bugünkü enerji piyasasına hakim olan petrol baronları savaş dahil bir yolunu bulup, güneş enerjisi devrimini engellemeye çalışacaklardır.

Sonuç olarak; 21. Yüzyıla, onlarca bilim ve teknolojik ürün etki edecek ama bu yüzyılı düşüncenin yapay zekâlı makineler yoluyla yaygınlaşması ve ucuz güneş enerjisi üretimi teknolojileri belirleyecektir. Bu teknolojilerin yaygınlaşması büyük dirençlere konu olacak ve 21. Yüzyıl; insan odaklı teknolojik dönüşümlere, bugünkü egemenlerin müdahale ve direnç yüzyılı olacaktır. Ellerinden insanlığa zararlı oyuncakları alınmış bugünün emperyalist egemenleri savaş dâhil, her yola başvuracaklardır. Kapitalist emperyalizmin bu direncine karşı durmak ve ekolojik ve demokratik bir dünyaya doğru evrilmek bütün insanlığın ortak sorumluluğudur.

Bu sorumluluğa sahip çıkmalıyız.