2025’te ekonomiyi neler bekliyor?

Türkiye ekonomisine 2024 yılında yüksek enflasyon, yüksek faiz ve yoksulluk damga vurdu.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Faiz sebep, enflasyon sonuç” tezi ülkeyi ağır bir ekonomik darboğaza sürükledi. Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre, Kasım 2020’de yüzde 15 seviyesinde olan enflasyon, iki yıl sonra, Kasım 2022’de yüzde 85’i gördü. Bağımsız kuruluşların açıkladığı enflasyon verileri ise vatandaşın hissettiği enflasyonun bu dönemde yüzde 150’lere dayandığını gösteriyor. Türkiye tarihinin en ağır hayat pahalılığını yaşadı. Dar gelirliler ucuz gıdaya ulaşmak için Et Süt Kurumu, Toprak Mahsulleri Ofisleri önünde dondurucu havaya rağmen uzun kuyruklarda uzun süre beklemek zorunda kaldı.

Merkez Bankası’nın Mayıs 2023’te yüzde 8,5 olan politika faizini Mart 2024’te yüzde 50’ye çıkartmasına ve 9 ay boyunca bu oranda tutmasına rağmen, enflasyon istenilen ölçüde gerilemedi. Merkez Bankası Para Politikaları Kurulu, yılın son toplantısında politika faizini yüzde 47,5’e düşürdü. Ekonomistlere göre, sadece para politikalarıyla yüksek enflasyonun üstesinden gelinmesi zor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Enflasyonda şok öncesi dönem öncesine gelmek 3 yıl sürüyor. Bir yıl bitti. İki yıl kaldı” açıklaması da 2025 için iyimser olmayı zorlaştırıyor.

Dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip ülkelerinden biri haline gelen Türkiye’de TCMB’nin faiz politikası ve enflasyon beklentileri üzerine tartışmalar, 2025’te de devam edecek. Yılın son günlerinde Merkez Bankası, 22 ay sonra faiz indirimine gitti. Faiz indiriminin hemen ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Bursa İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Faiz inecek ki enflasyon da insin. Bu, bizim olmazsa olmazımız.” açıklaması, Mayıs 2023 seçimleri öncesine dönüş endişelerine yol açtı. Uzmanlara göre bu açıklama, 2025 yılında AKP hükümetinin enflasyonla mücadele ile büyüme arasında gerilimli bir süreç yaşayacağına işaret ediyor. Yıl sonu enflasyonu yüzde 45 düzeyinde seyrederken, 2025 yılı için asgari ücrete yapılan yüzde 30’luk zam çalışanlar ve muhalefet tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. 2025’te 22 bin 104 lira olarak uygulanacak asgari ücret, Türk-İş’in, Aralık ayına ilişkin açıkladığı 4 kişilik bir ailenin 21 bin 83 lira olan açlık sınırının bin lira üzerinde bulunuyor. Türk İş’e göre yoksulluk sınırının 68 bin 675 TL olduğu Türkiye’de milyonlarca ücretli çalışanın 2025’te harcamalarını daha da kısması ve yoksulluğun artması bekleniyor.

Ekonomi yönetiminin açıklamalarına göre enflasyonla mücadele yeni yılın en önemli konu başlıkları arasında yer alıyor. Bu kapsamında kamuda tasarruf tedbirlerini artıracak ve vergide adaleti düzenleyecek maliye politikalarının ve yapısal reformların devreye sokulup sokulmayacağına dair soru işaretleri ise sürüyor. Dış ticaret tarafında, ihracattaki durgunluk ile beraber düşen ithalat faturası, cari dengeyi olumlu etkiliyor. 2025 yılında Türkiye ekonomisindeki büyümenin yüzde 3 düzeyinde seyretmesi, enflasyonun ise en iyi ihtimalle yüzde 30’lara inmesi beklentisi hakim.

Ekonomi yönetimi enflasyonla mücadele programını sürdürürken, faiz indirimleri ile birlikte büyümenin sert düşmesinin önüne geçmeyi hedefliyor. AB Komisyonu Türkiye için 2025 büyüme tahminini yüzde 3,2 olarak açıkladı. OECD ise Türkiye ekonomisinin 2025’te yüzde 2,6 büyümesini öngörüyor. Hükümetin 2025 büyüme hedefi yüzde 4. Ancak yüzde 30 zam ile 2025 için 22 bin 104 TL olarak belirlenen asgari ücret düzeyi, milyonlarca ailenin 2025’te ciddi bir gelir kaybına uğrayacağına işaret ediyor. Bu durum iç talepte önemli bir yavaşlamaya işaret ederken, büyümenin de beklentilerin ötesinde yavaşlamasını beraberinde getirebilir.

Ekonomide son yılların en büyük problemi olan yüksek enflasyon, faiz artışları ve baz etkisiyle 2024 sonunda yüzde 45 seviyelerine geriledi. Ancak hem TCMB hem de OVP öngörülerini aşan yıl sonu enflasyonu, 2025 boyunca da en çok konuşulan konu olmaya devam edecek. Aylık enflasyonda hala yüzde 2 ve aşağısı görülemediği için 2025 senaryoları da değişkenlik arz ediyor. Özellikle gıda, eğitim, ulaştırma ve hizmet enflasyonundaki yapışkanlık 2025 yılının ilk yarısında da devam edecek. 2025 yılı için TCMB öngörüsü yüzde 21’lik enflasyona işaret ederken, OECD ve IMF gibi uluslararası kurumlar ise 2025 sonunda enflasyonun en fazla yüzde 30’a geriletilebileceği görüşünde. Bu süreçte küresel konjonktürde keskin değişimler olmazsa, faiz indirimlerinin de enflasyondaki düşüş ile paralel olarak sürmesi bekleniyor.

İşsizlik endişeyi artırıyor

Ekonominin kronik sorunlarından biri de işsizlik. TÜİK’in verilerinde işsizlik oranında son yıllarda yatay bir seyir görünse de yüzde genç işsizlerin oranının yüzde 17’nin üzerinde olması endişelendiriyor. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Araştırma Merkezi’nin kasım verisine çalışabilir 65,9 milyon kişinin sadece 22,7 milyonu kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda yer alıyor. 10 Aralık 2024 tarihinde açıklanan son işgücü istatistiklerine göre, işsizlik oranı 2024 yılı Ekim ayında yüzde 8,8 seviyesinde gerçekleşti. Kasım ve aralık gerçekleşmeleri sonrasında, 2024 yılı sonu itibarıyla işsizlik oranının yüzde 9’u aşması, işsiz sayısının ise 3,5 milyona yaklaşması bekleniyor.

Yeni yılda ise büyümedeki yavaşlamanın etkisiyle, işsiz sayısında artış bekleniyor. OVP’de 2024 sonu için yüzde 9,3’lük işsizlik oranı öngörülürken, bu oranın 2025 sonunda yüzde 9,6’ya çıkacağı öngörülüyor. Uluslararası kuruluşların beklentisi ise OVP’den yüksek seyrediyor. IMF ve AB Komisyonu Türkiye’de işsizliğin 2025’te yüzde 9,9’a çıkacağı tahmininde bulunurken, yalnızca Dünya Bankası Türkiye’de işsizliğin 2025’te yüzde 9’da kalacağı tahmini yapıyor.

Türkiye ekonomisinin dış ticaret performansı hem yüksek üretim maliyelerinin hem de başta Avrupa Birliği olmak üzere hedef pazarlardaki durgunluğun etkisiyle, 2024 yılında zayıf seyretti. Bu durum dış ticaret açığında kayda değer bir azalmaya yol açsa da, ihracatta yaşanan kan kaybı Türkiye’nin küresel pazarlardaki rekabetçiliğini olumsuz etkiliyor.