İZTO’da basının sorunları ve çözüm önerileri konuşuldu

İzmir Ticaret Odası (İZTO) öncülüğünde 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kapsamında “İzmir’de Medya Sektörünün Sorunları ve Çözüm Önerileri” başlıklı toplantı gerçekleştirildi.

İZTO çok amaçlı toplantı salonunda gerçekleşen etkinliği İZTO Yönetim Kurulu Üyesi Nuray Eyigele İşleyen, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İzmir Şube Başkan Yardımcısı Özer Akdemir, İZTO Meclis Üyesi Abdülhakim Bingöl, İZTO üyeleri ve çeşitli basın sektörlerinden temsilciler katıldı. Toplantının sonunda İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Toros Mutlu da yapay zekâ ve medya sektörü ile ilişkisi hakkında bir sunum yaptı.

Basın özgürlüğü tozlu raflarda kaldı

Türkiye’de erklerin, gerek ulusal gerek yerel iktidarların tümünün toplumu kendi istekleri doğrultusunda, basın üzerinden şekillendirme çabalarının devam ettiğini bir dönemden geçildiğine dikkat çeken İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, gazetecilerin hedef gösterildiği bir dönemde yaşam mücadelesi verdiklerini söyledi. Basın özgürlüğü karnemizin kırıklarla dolu olduğuna da atıfta bulunan Gappi, “Anayasamızda ‘Basın hürdür, sansür edilemez’ yazıyor. Ancak bu ifade, artık tozlu raflarda kalmış bir söylemden ibaret. Bugün basın özgür değildir ve her yerden sansür edilmektedir. Ancak bağımsız habercilik için mücadelemiz sürecek” şeklinde konuştu.

İzmir Hasan Tahsin’in mirasına sahip

Göreve geldiği dönemde bundan 4 yıl önce Türkiye’de yerel ve ulusal basılı yayın sayısının 4 bin olduğunu belirten Gappi, “Bu 4 yıl içinde bu sayı 2 bin 8’e düştü. Yüzde 50 kayıp var. İzmir’de yerel basın için büyük bir çaba harcıyoruz. İzmir’de basına destek olmanın tüm kurumların sorumluluğundadır. Çünkü bizim çok büyük bir deneyimimiz var, ayrıca bizler Hasan Tahsin’in mirasına sahibiz.” ifadelerini kullandı.

“Yeni fonlar yaratmalıyız”

Türkiye’de basının özgür ve bağımsız bir yapıya kavuşması için ulusal çapta adımlar gerektiğini de dile getiren Gappi, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu kapsamda, 12 meslek örgütünü bir araya getirerek bir deklarasyon yayınladık. İki temel konuya odaklandık: Basın kartlarının meslek örgütleri tarafından verilmesi ve gazetecilerin örgütlenme hakkının tanınması. İzmir’de günlük 10 gazete, 50’den fazla internet haber sitesi ve 2 televizyon kanalı bulunuyor. Ancak dijitalleşmeyle internet haber sitelerinin sayısı kontrolsüzce artıyor. Basın özgürlüğü ve örgütlülük yolunda “Gazeteci kimdir?” sorusuna net bir yanıt bulmamız gerekiyor. Basın sektörünün yüzde 90-95’i Basın İlan Kurumu desteğiyle ayakta duruyor. Ancak bu sürdürülebilir bir yapı değil. Yerel gazeteler, bağımsız habercilik yaparken, ciddi maddi zorluklarla karşılaşıyor. Tasarruf Genelgeleri de yerel basının iflahını kesmektedir. Yerel basının bağımsızlığı için tek bir kaynağa bağlı kalmamalıyız. Devlet, yerel kurumlar ve özel sektörle birlikte yeni fonlar yaratmalıyız.”

Yerle medya demokrasi için önemli

Konuşmasında yerel medyanın demokrasinin sağlıklı işleyişi için kritik bir rol oynadığına değinerek başlayan İZTO Meclis Üyesi Abdülhakim Bingöl, hem kamunun hem de özel sektörün yerel medyanın ayakta kalması ve gelişmesi için üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerektiğini söyledi. Bingöl ayrıca, basına yapılacak yatırımların ifade özgürlüğüne ve toplumun bilgiye ulaşma hakkına yapılacak yatırım olduğuna vurgu yaptı. İZTO Yönetim Kurulu Üyesi Nuray Eyigele İşleyen de İzmir’in basın sektörünün tarihinden aldığı kuvvet ve hâlihazırda sürdürdüğü çalışmalarla daha güçlü bir konuma sahip olması gerektiğine inandıklarını belirtti. İşleyen, basını desteklemek adına ellerinden gelen çabayı göstereceklerini dile getirdi.

Gazeteci örgütlü olmak zorunda

TGS İzmir Şube Başkan Yardımcısı Özer Akdemir açılış konuşmasında, Türkiye’de gazetecilerin örgütlü olmadığına dikkat çekti. Basın sektöründe yaklaşık 30 bin çalışanın bulunduğunun fakat sendikal örgütlenme oranının yüzde 10’un altında olduğunu belirten Akdemir, “İzmir’de örgütlü olan üç yerel gazete, bu alandaki mücadelenin yetersizliğini gösteriyor. Sendikal örgütlenme, basın emekçileri için su ve ekmek kadar elzemdir. Örgütlü bir mücadele olmadan, ekonomik ve sosyal hakların savunulması mümkün değildir. Bugün sektörün en büyük sorunlarından biri meslekten kopmalardır. Üyemiz olan ve iş bulup çalışabilen 50 üyemiz mesleği bırakıp başka sektörlere geçmiştir. Bugün tüm meslek örgütlerine ve biz basın emekçilerine düşen görev, gazetecilikteki bu kan kaybını durdurmak ve gazeteciliği güçlendirmektir” dedi.

Dayanışma şart

Siyasi iktidarın görüşü dışında yapılan haberciliği dönem dönem “terör faaliyeti” olarak nitelediğine de değinen Akdemir, “Bunu asla kabul etmiyoruz. Hükümetin belirlediği asgari ücret seviyesinde çalışmaya mahkûm edilen gazeteciler sendikalara üye olmalı ve haklarını örgütlü bir şekilde savunmalı. Aynı zamanda cezaevinde tutulan, davalarla yıldırılmaya çalışılan meslektaşlarımızla dayanışma içinde olmalıyız” ifadelerini kullandı.

“Medya yapay zekâyı kucaklamalı”

Toplantının sonunda yapay zekâ ve medya sektörü ilişkisi ile ilgili bir sunum yapan İEÜ Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Toros Mutlu da yapay zekânın hukuki, ekonomik ve etik alanlarındaki artı ve eksilerine değindi. Yapay zekânın aslında basın emekçileri için bir fırsat olduğunu dile getiren Dr. Mutlu, “Yapay zekâ araçlarının kullanımı, medya profesyonelleri tarafından asla dışlanmamalı, teknoloji kucaklanmalı. Hatta yapay zekânın doğru ve etik kullanımı için en çok medya çalışanları bu alanda öncü olmalıdır” ifadelerini kullandı.