Alem göçtü

“İtidali elinden bırakmayan sevgi duygusunu ruhunun derinliklerinde taşıyan ve dostlarının sorunlarını kendi sorunu gibi kabullenen yirmi beş yıllık bir dostun arkasından yazı yazmak zor, ama deneyeceğim…”

Marmara Grubu Vakfı’na yeni başkan olduğum yıllardı. Dönemin Hahambaşısı David Asseo’yu ziyaret ederek, “kültürlerarası diyalog” toplantısı yapma arzumu izah etmiştim. Biliyordum ki, yıllar önce bana; “yetkim olsa yeni bir din yaratmak isterdim, sevgi dini” demişti.

Onun bu sözünden cesaret alarak “kültürlerarası diyalog” toplantısı ile “sevgi ve barış” iftarlarını tertiplemek istediğimi ve kendisinin de bizimle beraber olmasını arzu ettiğimi söylediğimde, bana sağlığının pek iyi olmadığını ama beni iki kişiyle tanıştırmak istediğini söylemişti. O gün Hahambaşı David Asseo beni ileride dostum olacak iki müstesna insanla tanıştırdı. Bu iki şahsiyetin biri İsak Haleva diğeri ise Leon Adoni’ydi.  Onlarla sarsılmaz bir dostluğu o günden bugüne sürdürdüm.

Hahambaşılık görevini aldıktan sonra da Marmara Grubu Vakfı’nın son etkinliği hariç her etkinliğinde yer aldı ve beni hiçbir etkinliğimizde yalnız bırakmadı.

Kültürlerarası Diyalog Toplantılarında, Sevgi ve Barış İftarlarında, Avrasya Ekonomi Zirveleri’nde hep beraber olduk.

Son zirvemize gelemedi ama mesajını oğlu Naftali Haleva ile gönderdi. Yaklaşık yirmi beş yıllık dostluk sonunda onu tanımış olmanın, onunla birlikte bazı zorlukları beraber göğüslememizin yüksek hatırasını yaşamaktayım. Neve Şalom saldırısından sonra dönemin Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu ve gene dönemin TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy’la birlikte Hahambaşılığa taziyeye giden ilk biz olmuştuk. Onunla Bakü dahil pek çok yurt içi ve yurt dışı toplantılarında da beraber olma şansına erişebildim. Marmara Grubu Vakfı’nın 2016 yılında Onur Madalyasını sunduğumuzda çok duygulanmış ve insanın kadrinin bilinmesi, hatırlanması üzerine bize takdirlerini sunan müstesna bir konuşma yapmıştı.

O, barışı özümsemiş saygıyı rehber edinmiş bir sevgi insanıydı.  Tıpkı selefi gibi sevginin yaşanan sembolüydü. O bir Yahudi olduğu kadar Türk ve Türkiye sevdalısıydı. Onun ebediyete intikaliyle Türk milleti vatanperver bir evladını kaybetti. Ailesi’nin ve cemaatinin haklı acısını paylaşıyorum. Eskiler böylelerinin vefatından sonra “alem göçtü” derlerdi. Evet İsak Haleva’nın ebediyete intikali ile alem göçtü!