ABD, AB, İngiltere, Rusya, Kanada ve Türkiye dahil pek çok ülke tarafından radikal İslamcı/Cihatçı terör örgütü olarak tanınan Heyet Tahrir-eş Şam’ın (HTŞ) Suriye yönetimini ele geçirmesinin ardından müdahil ülkelerin çalışmaları hız kazandı, peş peşe yapılan toplantılarda “Suriye’nin Geleceği” ele alındı.
İlk toplantı ABD’nin öncülüğünde İtalya’nın başkenti Roma’da yapıldı. Bu toplantıya ABD, İtalya, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın dışişleri bakanları katıldı. Suriye’nin geleceğinin görüşüldüğü toplantıda “istikrarlı, müreffeh ve güvenli bir Suriye konusunun ele alındığı”, “tüm Suriyelilere eşit haklar tanınmasının kritik önemine vurgu yapıldığı, azınlık haklarının korunması gerektiğine dikkat çekildiği” açıklandı. Açıklamada “AB’nin Suriye’ye uyguladığı yaptırımların gevşetilebileceğine, ancak bunun HTŞ yönetiminin alacağı tutuma göre olacağına” vurgu yapıldı.
Açıklamalarda; azınlık haklarının ne şekilde korunacağı ve HTŞ yönetiminin hangi tutumunun AB yaptırımlarının gevşetilmesine etki edeceği ile ilgili hususlar yer almadı. Bence bu ifadeler; azınlıklar bahane edilerek Suriye’nin parçalanması projesinin hayata geçirilmesine yöneliktir ve ABD, AB ve ortaklarının çizdiği rotanın dışına çıkmaması konusunda HTŞ yönetimine uyarı niteliğindedir.
Esad rejiminin devrilmesinde Türkiye’nin rolü ve etkisine dikkat çeken ülkelerin Suriye’nin geleceğinin görüşüldüğü bir toplantıya Türkiye’yi davet etmemesi de dikkatlerden kaçmadı ve eleştiri konusu oldu. Bu da göstermektedir ki; Türkiye’nin bundan sonraki sürece dahil olması istenmemektedir.
Roma toplantısından iki gün sonra Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bir başka toplantı yapıldı. Bu toplantıya; Türkiye, Suriye, Körfez Arap Ülkeleri İş Birliği Konseyi (KİK) üyesi ülkeler, Irak, Lübnan, Ürdün, Mısır, İngiltere ve Almanya’nın dışişleri bakanları ile ABD ve İtalya’nın dışişleri bakan yardımcıları katıldı.
Bu toplantıdan sonra açıklama yapan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Suriye’nin birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması gerektiğine” dikkat çektiği, “SDG’nin merkezi yönetimle bütünleşmesi için kendisini feshetmesi gerektiğini” ifade ettiği ve “Yeni yönetimin DEAŞ’la etkin bir şekilde mücadele etme kapasitesini güçlendirmek için birlikte çalışabiliriz” dediği basında yer aldı. Hakan Fidan’ın bu açıklamaları; Suriye’nin geleceği konusunda, Türkiye ile ABD, AB ve ortaklarının görüş ayrılığı içinde olduğunu ortaya koydu.
Uluslararası toplantılarda Suriye’nin geleceği konuşulurken Irak’ın kuzeyindeki KDP’nin Başkanı Mesut Barzani’nin özel temsilcisi Dr. Abdulhamid Derbendi Suriye’nin kuzeyinde PKK/PYD ele başlarından Mazlum Abdi ile bir araya geldi. Barzani’nin; “Kürt birliğinin önemine ve Suriye’deki mevcut zorlukların üstesinden gelmek için ortak iş birliğinin güçlendirilmesine” vurgu yapan bir destek mesajı verdiği, Mazlum Abdi’nin de “mevcut süreçte istikrarı sağlamak ve Kürt halkının çıkarlarını korumak için tüm Kürt tarafları arasında ortak çabanın önemine vurgu yaptığı” açıklandı.
ABD’nin; yıllardır Suriye’deki PKK uzantılarıyla Irak’ın kuzeyindeki Kürt grupları birleştirmeye çalıştığı, KDP’nin Suriye kolu olan Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ile PKK’nın Suriye’deki uzantıları arasında arabuluculuk yaptığı göz önünde bulundurulduğunda Suriye’nin geleceğinin nasıl planlandığı ve bu konuda Kürt gruplara verilen görevler daha iyi anlaşılacaktır kanaatindeyim.
Süreç böyle devam ederken HTŞ’nin Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasr ve İstihbarat Başkanı Enes Hattab 15 Ocak’ta Ankara’ya geldiler. HTŞ heyeti önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüştü. Daha sonra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’la müşterek toplantı yaptılar. Toplantıdan sonra yapılan açıklamalarda “Suriye’nin parçalanmasına asla rıza gösterilmeyeceği, bölgenin geleceğinde teröre yer olmadığı, Suriye’nin yeni yönetiminin kapsayıcı olması, etnik, dini ve mezhepsel grupların kucaklaşması gerektiği” konuları ifade edildi. “Terörle mücadelede, özellikle DEAŞ’la mücadelede istihbarat ve askeri iş birliğinin önemi” vurgulandı.
Suriye ile ilgili bütün bu gelişmeler ve yapılan açıklamalar göstermektedir ki;
ABD, AB ve İngiltere, Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de bölgesel Kürt yönetimi kurmaya, Irak’ın kuzeyindeki Kürt gruplarla Suriye’dekileri birleştirmeye çalışmaktadırlar.
Türkiye; Suriye’nin birliğini ve toprak bütünlüğünü savunmaktadır. HTŞ de şimdilik Türkiye’ye yakın duruyor görünmektedir. HTŞ’nin gelecekte de aynı kararlılığı gösterip göstermeyeceği kuşkuludur.
Bu tablo 90’lı yıllarda Irak’ın parçalanması süreciyle benzerlik göstermektedir. Görünen o ki; Suriye’yi de aynı akıbet beklemektedir.