Hinterlandı ile birlikte sahip olduğu doğal kaynakları, kültürel miras birikimi, turizme uygun iklim yapısı ve insan kaynakları ile büyük bir sağlık turizmi potansiyeli taşıyan İzmir, zamanla bu alandaki liderliğini başka şehirlere kaptırdı.
İzmir ve Ege Bölgesi, ılıman iklimi, şifalı suları, kaplıcaları, şifalı otları, deniz ürünleri ve doğası ile birçok sağlık uygulaması için doğal bir kaynak olma niteliğini koruyor. Sağlık turizmini kapsayan çok sayıda alternatif turizm kaynaklarına sahip olan İzmir, kitlesel turizm dışındaki potansiyelini ise yeterince kullanamıyor.
İzmir’de termal potansiyelle başlayan sağlık turizmi, özellikle estetik tedavisi için gelenlerin sayısının artmasıyla 2022-2023 yıllarında altın çağını yaşadı. Yüksek enflasyon düşük kur politikası bu sektörü de etkiledi. Artan maliyetler sektöre kan kaybettirdi. 2024 yılının ikinci yarısında, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15’lik bir düşüş yaşandı. Sektör temsilcilerinin verdiği bilgiye göre sağlık turizmi için 2025’te de tablo karanlık görünüyor. Enflasyona yenik düşen kurlar, maliyetlerin yüksekliği düşüşte başlıca sebepler gösterilirken, yanlış tedavi uygulayan merkezlerin artması sebebiyle turistlerin ülkeden soğuması takip ediyor.
İzmir Atlas Otel İşletmecisi, Turizmci Muzaffer Tağıl, İzmir’deki sağlık turizmini değerlendirdi. Yıllara göre düşüş yaşayan sağlık turizminin İzmir’de 2000’li yılların başlarında başlayarak ilerleyen yıllarda ivme kazanıp, 2024’te hızlı bir düşüşle karşılaştığını ve her geçen gün daha da gerileme kaydettiğini söyledi.
“Fiyat uygun hizmet kaliteliydi”
Tağıl, “İzmir’de çok ciddi anlamda sağlık turizmi yapılıyordu her şey çok iyiydi. Yabancı turistler, Türkiye’ye gelerek tedavi olabiliyorlar, gezebiliyorlar ve ardından ülkelerine dönebiliyorlardı. Fiyat uygun, hizmet kaliteliydi. Doktorlarımız ülkelerinde görev yapıyorlardı. İnsanların Türkiye’yi tercih etme nedeni, uygun fiyat ve Türk doktorlarının başarıları idi. Türk doktorları sayesinde çok güzel hasta potansiyelimiz olmuştu. Sağlık turistleri, en çok estetik tedavisi için geliyordu. Başlarda çok hareketliydi. Yurtdışında enflasyon bu kadar yüksek olmadığı için rakamlar iyiydi. Stabildi. O kadar çok sağlık turisti olmuştu ki… Sağlık turistlerinin şehir içinde kalmaları kentimize kazandırıyordu, hareketlilik sağlıyordu. Yanlarında refakatçileri oluyordu. Şehirde geziyor, kafelerde çay, kahve içiyor, restoranlarda yemek yiyorlardı. Hatta öyle bir kurdu ki dün yedikleri yemek bedavaya geldi diye seviniyorlardı. Alıştırdık onları. Memleketlerine gidip ‘Tedavi oluyoruz, yiyoruz, içiyoruz. Döviz o kadar acayip ki ertesi gün yediklerimiz bedavaya geliyor’ diyorlardı” dedi.
“2024’ün ikinci yarısında yüzde 15 düşüş”
2023’e kadar yaşanan hareketliliğin, 2024’te azaldığını ve giderek kötüye gittiğini ifade eden Tağıl, süreci şöyle anlattı: “Döviz kurları baskıyla aşağıda kaldı, bunun yanında giderlerimiz çok arttı. Örneğin, oda fiyatımız 70 euroydu. Bir yaz sonra 75 oldu, sonra 90 oldu. Çünkü çok yüksek rakamlarda gider var. Turistler, bu dalgalı fiyatlar sebebiyle uzaklaşmaya başladılar ülkemizden. Örneğin Türkiye’de bir burun ameliyatı 100 dolar oldu, o ameliyat yurtdışında da 110 dolar oldu. Sağlık turistleri, ‘Gelmeye değmez’ diyorlar. Fark kalmadı. Yurtdışındaki ameliyatlar ve Türkiye’deki ameliyatlar arasında fark kalmadı. Kalmayınca tercih sebebi ortadan kalmaya başladı. Kazan kazan sistemi ile geliyorlardı buraya. Türkiye’deki maliyetlerin yükselmesi döviz kurunun da düşük kalması çok büyük bir etken oldu. Baya kötü duruma getirdi. Sıkıcı günler oluşmaya başladı. 2024’ün ikinci yarısından şu ana kadar yüzde 15’lik bir düşüş söz konusu. Kasım aralık ocak çok kötü geçti. Kan ağlıyoruz. Bütün otellerde boşluk var” ifadelerini kullandı.
“Güven kaybı da etken”
Kurların yanı sıra, yanlış tedavi uygulayan hastaneler ve kliniklerin de turistleri uzaklaştırdığını dile getiren Tağıl, “Herkes bu işi yapmaya başladı. Çok fazla güzellik merkezleri girdi bu işin içerisine. Herkes bu işi yapmaya başladı. Tanlış tedaviler bize eksi olarak döndü. Yabancı basında gündeme getirildi. Zorlamıştı. Ara ara bunlar yaşandı, güven de sarsılmış oldu” dedi. Türkiye’nin başarılı doktorlarının ülkeyi terk etmesinin de süreci olumsuz etkilediğini kaydeden Tağıl, “Düşüşte bu da önemli bir etken oldu. Başarılı doktorlarımızı Avrupa kaptı. Kapıldığı için sıkıntılar yaşadık” diye konuştu.
“Agamemnon Kaplıcaları ile başladı”
İzmir’in 2000’li yılların başlarında kurulan Balçova Termal Fizik Tedavi Merkezi ile sağlık turizmine adım attığını kaydeden Tağıl, “Sağlık turizmi, Agamemnon Kaplıcalarında -suyu çok değerlidir- Balçova Termal’de başladı. Norveç’ten çok hasta geldi. 180 kişi geliyordu, 20 gün kalıyordu, onlar gidiyor ayrı bir 180 kişilik ekip geliyordu. Sirkülasyon çok iyiydi. Norveç hükümeti Balçova Termal ile anlaşma yapıyor, masrafları karşılıyordu. Balçova Termal, eski bir otel olması kendini yenilememesi, günün şartlarına uyum sağlayamaması sonucu kaybetti” dedi.
“Sektör umutsuz”
Tağıl sözlerini şöyle noktaladı: “Döviz kurları iyileşirse enflasyon da biraz düşerse biraz hareketlilik olur. Döviz kurlarından kaynaklanan çok ciddi bir sıkıntı var turizmde. Bu döviz kurları oynamadığı sürece işimiz zor. Çok yüksek maliyetler var. Her şey çok pahalı, masraflar had safhada. Bütün sorunlar döviz kurundan kaynaklanıyor. Ekonomi bu şekilde ilerlerse turizm sektörü 2025’te daha da kötüye gider. Döviz kurlarının dengelenmesi gerekiyor, enflasyonun düşmesi gerekiyor. Turizm sektörü umutsuz. Maliyetler kurtarmıyor.”