Türkiye’de değişimin başkenti Manisa

Başkan Zeyrek hedefini “Ülkemizin ihtiyacı olan iktidardaki değişimi sağlamak için belediye başkanı olarak vatandaşın sesini duymak, onlara hizmet götürebilmek” olarak açıkladı.

Çok partili rejime geçilen 1946 yılından itibaren hep sağ partiler tarafından yönetilen Manisa’da, 78 yıl sonra belediye başkanlığı yarışını ilk kez bir CHP’li aday kazandı. Bu büyük başarıya imza atan Mimar Ferdi Zeyrek, seçim sürecini ve başkanlık koltuğunda geçen 11 aylık dönemi ve gelecek hedeflerini Gözlem’e değerlendirdi. 31 Mart seçimlerinde ülkede bütün haritanın kırmızıya boyandığını da hatırlatan Başkan Zeyrek, “Hedefim ülkemizin ihtiyacı olan iktidardaki değişimi sağlamak. Bunun için biz belediye başkanlarımızın her birimize çok büyük görev düşüyor ve bu görev şudur; Vatandaşın sesini duymak, onlara bu hizmeti götürebilmektir. Belki o değişim sağlanmayacaksa ne benim, ne diğer belediye başkanlarımızın bu koltuklarda oturmasının hiçbir anlamı yoktur.” dedi.

  • Tek partili rejimin sonlandığı 1946 yılından itibaren her zaman sağ partilerin kazandığı Manisa’da 78 yıl sonra ilk kez CHP birinci parti çıkarak Belediye Başkanlığı’nı kazandı. Siz bu başarıyı nasıl yakaladınız? Burada sizi farklı kılan neydi?

Tabii ilk kazandık ve Türkiye’deki 3. en yüksek oyu aldık. Bence bu soruyu iki şekilde yöneltmek lazım. Şimdi kazanmamızın en büyük nedenlerinden bir tanesi Sayın Genel Başkan’ın Manisalı olmasıydı. Manisalı burada evladına sahip çıktı. Çünkü siz de biliyorsunuz Süleyman Demirel’in Isparta’sı vardı, Turgut Özal’ın Malatya’sı vardı, Özgür Özel’in de Manisa’sı var. Bu bir özlemdi.

İkinci sebebi bence, eski belediye başkanının halkından kopuk, halkın ne istediğini bilmeyen, sadece kendi arkadaş grubuyla ve müteahhitlerle yönettiği bir belediye anlayışı vardı. Vatandaş bunlardan çok sıkılmıştı. Üçüncüsü ise CHP örgütümüzün yıllarca biz nasıl olsa kazanamayız düşüncesi vardı. Bu olguları değiştirdik ve dedik ki artık biz kazanıyoruz.

Evet, ilk günlerde çok zordu. 31 Mart 2024 seçimleri için bir belgesel hazırlamıştık. Orada şunu diyorum. 4 ay önce sahaya çıkmışız ve beni kimse tanımıyor. Gerçekten kimse tanımıyor. İnsanların yüzüne bakıyorum. Teyzemin birine ‘Ben Büyükşehir Belediye Başkanı adayıyım’ demiştim. ‘Hayırlı olsun’ diyen teyze, ‘sen kimsin’ diye sormuştu. Gerçekten kimse tanımıyordu. Ama seçimi kazanabileceğime inanıyordum. Çünkü benim ailem, rahmetli babam Manisa’nın sayılı esnaflarındandır. Ben Manisa’da Mimarlık Odası Başkanlığı yaptım. Birçok sivil toplum kuruluşunda başkanlık yöneticilik yaptım. Birçok kent suçları platformlarında yöneticilik yaptım. Cumhuriyet Halk Partisi’nde il başkanlığı yaptım. Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi oldum. Yani hem örgüt tarafından, hem de Manisalı arkadaş ve çevrem tarafından zaten bu olgunun oluşabileceğini çok net bir şekilde görüyordum.

Sayın Genel Başkan’ın rüzgârı ve halkın artık bir umut arayışının da etkisiyle, seçime 15-20 gün kala kazanacağımızı çok net görüyorduk. Anketler ve saha bunu gösteriyordu. Acak bu kadar farklı kazanacağımızı tahmin edemedik. Tabi kazanıp o umudu orada yaşatmak ve orada kalabilmek bence en önemlisi. Geçtiğimiz 10 ayda da onu sergilediğimizi düşünüyorum.

  • 11 aydır Belediye Başkanısınız. Mutlaka seçimden önce kendinize bir yol haritası çizmişsinizdir? Geçilen 11 aylık süreçte kendinizi bu yol haritasına göre nerede görüyorsunuz? Bu kısa süreç için hayalini kurup başaramadığınız bir iş var mı? Varsa neden?

Benim en büyük sıkıntım şu, kurumların partizanlık yapması. Manisa’nın Sipil Dağı var. Oranın gerçekten vatandaşlarla birleşmesi gerekiyor. Yarım kalan bir otel temeli var, 15 yıl geçmiş. Bungolovlar var, tek başına bırakılmış. Ben orayı karavancılara ve çadırcılara da uygun olduğunu, yeni otellerle birlikte bambaşka bir kompleks yapmak istiyorum. “Buranın devrini verin ya da ihaleye çıkın alayım diyorum” kurumlar CHP’liyiz diye hangi kapıyı çalsak bize hep kırmızı kart çıkarıyor. En çok yorulduğum nokta şu. Çünkü bu engeller ortadan kalksa inanın ki çok daha fazla hizmet edebileceğim. Ben bunu çok net görüyorum.

Bizim yapamadığımız şeyler ise bir önceki dönemden kalan, devam eden yatırımlar. O yatırımlar ve müteahhit anlaşmaları çok zorluyor. Çünkü bizim zihniyetimiz o değil. Onların karşısında durunca, evet ilk günler çok tehditler aldık ama ben doğru yaptığımı biliyordum. Bunun karşısında dimdik duracağımı da her yerde söylüyordum. Bunlar artık son dönemde gittikçe azaldı. Bunlar da artık ayak bağı olmayacaktır bize.

Merkezi idare de önümüze ciddi kısıtlamalar koyuyor. Bizden önceki dönemlerde belediyeye gelen parayla şimdiyi karşılaştırıyorum arada uçurum var. Bugün bize İller Bankası’ndan gelen kaynak gerçekten maaş, elektrik ve su faturalarımızı ödetecek kadardır. Hizmet etmemize olanak sağlamayan bir hükümet anlayışı var. Ama bu tabii bir mazeret değil. Bunun arkasına sığınacak değiliz. Ama bunlar aşılacak mıdır? Bence zaman içinde aşılacaktır.

Biz eğer bu gruplarda oturuyorsak, bir değişim rüzgârını biz Manisa İl Kongresi’yle başlattık. Sonra Genel Başkanla büyük kurultay kazandık. Ve bunun rüzgârı 31 Mart seçimlerinde ülkede değişimi estirdi ve bütün harita kıp kırmızıya boyandı. Artık son bir şey daha kaldı. Artık iktidardaki değişim. Bu iktidardaki değişim için de bizim belediye başkanlarımızın her birimize çok büyük görev düşüyor. Bu görev şudur, vatandaşın sesini duymak, onlara bu hizmeti götürebilmektir. Bu hizmeti yaptığımızda biz gerçek değişimi de işte 2028 yılı öncesinde yapılacak olan seçimde sağlayacağız. Belki eğer o değişim sağlanmayacaksa ne benim, ne diğer belediye başkanlarımızın bu koltuklarda oturmasının hiçbir anlamı yoktur! Benim hedefimi sordunuz ya hedefiniz nedir diye. Hedefim ülkemizin ihtiyacı olan iktidardaki değişimi sağlamak. En büyük hayalim ve hedefim bu.

  • Başkan olmadan önce şeffaf yönetim sözü vermiştiniz? Bunun için yaptığınız çalışmalar var mı?

Belediyeyi geçtiğimiz 11 ayda kendimce, tüm şeffaflığımla yönetmeye çalıştım. Belediyenin internet sitesinden aylık harcamalarımızı yayınlıyoruz. Nereye, neye, neden ne kadar harcadığımızı vatandaşlarımızla paylaşıyoruz. İhalelerin hepsini canlı yayın yayınlıyoruz.

  • Günümüzdeki ekonomik sıkıntılardan dolayı belediyeler de vatandaşa destek olmak için çalışmalar yapıyor. Manisa’da durum nedir peki?

Manisa’da sosyal yardımları yıllarca sadece seçim dönemlerinde veya Ramazan paketi verme anlayışıyla hareket ettiler. Bu algıyı değiştirdik. Sosyal yardımlarla dar gelirli vatandaşımızın yanında olmaya çalışıyoruz. İşte anne kartıyla, kent lokantasıyla, halk mandırasıyla, Günaydın Çorbası’yla, öğrencilere ücretsiz servisiyle sosyal yardımlarda bir değişim rüzgarı estirdik. Ve vatandaşlar ne olduğunu algılayamıyorlar. Yıllarca bunlardan hep mağdur kalmışlar. Ben hep özendim gittiğim şehirlere veya gittiğim ülkelere. Neden bu burada var da Manisa’da yok diye. Artık ben özenenlerin değil özenilenlerin yeri olsun istiyorum Manisa.

  • Geçtiğimiz günlerde lansmanını yaptığınız Dijital Manisa uygulaması var. İçeriğini inceleme fırsatım oldu. Çocuklardan Alzheimer hastası yaşlılara, çiftçilerden afet durumundaki çalışmalara kadar anlık sorunlara geniş bir çözüm yelpazesi sunan güzel bir vizyon. Bu projeyi gerçekleştirme fikri ve çalışmaları nasıl hayat buldu?

Geldiğimizde Manisa Büyükşehir Belediyesi’nde dijital alt yapı diye bir şey yoktu. Sadece rutin işlemleri, su kanalizasyon altyapısını değiştirerek, dijitalleşen bir dünyada bunun gerisinde kalmaması gereken bir kurumdur Manisa Büyükşehir Belediyesi. Bilgi işleme ekibimiz ile birlikte, ilk günden beri çalıştığımız proje, ki şu anda hayata geçirdiğimiz 12 tane aplikasyon sadece bunun başlangıcı, bunu daha da geliştirerek devam edeceğiz. Çünkü şehrin sorunlarını biliyorum. Şehrimiz tarım şehri ama çiftçiler çok yalnız, üretici çok yalnız. Onlara yönelik bir yazılım yaptık. Şu anda Manisa’da hangi tarlada ne ekili olduğunu bilebiliyoruz. Ve yapay zekâ ile birlikte rekolte tahmini yapıyoruz. Artık ben kimsenin mahsulünün tarlada kalmasını istemiyorum. Mesela o proje lansmanında bizi en çok uğraştıran şey şuydu ve Türkiye’de ilk oldu bu. Artık otobüs durağına gitmeden önce, otobüsün kaç dakika sonra durakta olacağını biliyorsunuz. Türkiye’de ilk olan kısmı şu, otobüsün doluluk oranını da görüyorsunuz. İçeride kaç kişi olduğunu görüyorsunuz ve o otobüse binip binmeyeceğinize siz karar veriyorsunuz. Ve ona göre de alarmını da kurduk. Evinizde durak arası 5 dakikaysa 5 dakika önceden size alarm veriyor. Gelen otobüs şu kadar dolulukta diyor. Çünkü soğuk veya sıcak bu iklim şartlarında ben vatandaşların duraklarda oturup saatlerce otobüs beklemesini istemiyorum. Manisa için acil dediğimiz uygulama. Yani mesela bir deprem anında telefonunuz yanınızda olmayabilir. Gece uyuyor olabilirsiniz. Telefonunuz uzaktayken bile sesli komut verdiğinizde, konumunuz yerin kaç metre altında olduğunuza kadar detaylı bir şekilde İtfaiye’ye ve AFAD’a anlık olarak iletiliyor. Bu uygulamayı herkes kullansın.

Vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştırabilecek bunun gibi 12 tane projemiz vardı o gün sunduğumuz. Daha da bunları geliştireceğiz. Bu nasıl bir vizyondur derseniz ben nasıl yaşamak istiyorsam şehirde, Manisa’da 1 buçuk milyon vatandaşın da o kalitede ve konforda yaşamasını istiyorum. Ben eğer bunları kendim için arzu ediyorsam en ücra, en kırsalda oturan evladım için de bunu arzu ediyorum.

Bu vizyon çerçevesinde geldiğim ilk gün kurmuştum bu ekibi. 10 ayda 32 kişilik ekip çalışmasının meyvesini aldık. Dışarıdan hiçbir destek ya da hizmet almadan kendi bünyemizde yaptık bunu. Sadece Göktürk Uydusu 5 günde bir Manisa’nın üzerinden geçiyor. Göktürk Uydusu’nun verilerinin satın aldık. O verileri yapay zekâ ve bizim yaptığımız ürün desen haritasına yerleştirdik. Bence çok gelişime de açık ve insanların hayatını kolaylaştıracak projeler bunlar.

Ayrıca kendi siber duvarlarımızı oluşturuyoruz. Artık Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin Spiltech firması dışarıya da güvenlik duvarı hizmeti veren bir kurum ve şirket haline geldi. Bu daha da ilerleyecek, daha da gelişecek bunlar. Özellikle bu dijital konularda dış alımlara çok karşıyım. Şunu söyleyeyim. Ben bunları yapmayacaksam, inanın ki bu koltuğa ihtiyacım yok.

  • Manisa’da hepimizin bildiği gibi bir deprem şehri ve kentsel dönüşüm şart. Kentsel dönüşüm deyince de vatandaşlar biraz tedirgin. Sizin “Eğer kentsel dönüşümde bir rant olacaksa bu rant hak sahibinin olacak” şeklinde bir yaklaşımınız var. Bu konuda vatandaşımızı rahatlatabilecek daha kapsamlı bir açıklama yapabilir misiniz?

Tabii ki. Şimdi mesela bizim burada Laleli Mesir Mahallesi var. Riskli alan ilan edilmiş ve bunu işte az önce dedim ya kurumların karşımızda durması. Geçen Çevre Şehircilik Bakanımızdan randevu istedim. Oraya da gittim. Şimdi bunların yıkılmasını görmek için, bir depremi beklemememiz gerekiyor. Çünkü bunlar yıkılacak, ben biliyorum. Ama vatandaşlarımızın bu konuda yanında olmak için herkes kendi metrekaresi alıp ve yeni binaları sağlayabilecek bir sistem ortaya koyduk. Belediyenin rantı yok burada. Olmaması da gerekiyor. Tüm rant vatandaşa ve onların yapımına sağlayabilecek olan bir sistemden devam ediyoruz.

  • Birçok belediye başkanı maalesef üst yapıda görünür yatırımlar yapmayı tercih eder ve bu sebeple de aslında ülkemizdeki birçok yerleşim yerinde, sağlıklı bir kentleşme mümkün olamamıştır. Sanırım mimar olmanız nedeniyle, daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyüme için Manisa’da 40-50 yıldır yatırım almayan altyapıya öncelik veriyorsunuz. Bir sonraki seçim sürecinde altyapı yatırımı yapmanızdan dolayı rakiplerin “Ne yaptı ki Manisa’ya? Görünür ele gelen ne iş var” diye söylem geliştirmesi ve bu sebeple oy kaybı yaşamanıza neden olmasından korkmuyor musunuz?

Arkadaşlar altyapı çok önemli biliyorsunuz. Altyapıyı belediye başkanları yapmak istemez. Çünkü biliyorsunuz aşağıda kalmıştır. Ama ben geldiğim 10 aylık süre içinde 300 km dere temizliği yaptım. Ve birçok mahalle için sıfırdan altyapısını iyileştirme çalışmalarına başladım. Bizim Muradiye mahallemiz var. En büyük mahalle, 57 bin nüfusa sahip. Yaklaşık 2 milyar TL şu anda sıfırdan altyapısını değiştiriyorum. Bu parayla altyapı değiştirmek yerine, üst yapıya bir şeyler yaparak vatandaşa şirin gözükebilirim. Ve bu siyaseten bana daha büyük artı yazabilir. Ama onun altyapısını yapmadan üst yapısını yaptığında, zamanla o yok olacak ve vatandaşa hizmet anlayışını ortadan kaldıracaktır. Belki bu yaptığım altyapı harcamaları bana seçim de kaybettirebilir. Ama ben çıkıp şunu söyleyebilirim. Ben bu altyapıyı yaptım ve bu altyapı üzerine bir şehir inşa ediyorsun. Bu yeni şehir inşa edilirken, başkan ben olmayabilirim. Ama onun alt yapısını yapan, bütün zeminini oluşturan başkan olduğumu bilmek bana yetiyor. O yüzden alt yapı çalışmalarına önem veriyorum.

  • İzmir ve Manisa iki kardeş şehir. İzmir’de ikamet eden ve Manisa’da çalışan bir nüfus da var. Bu konuya bakışınız nedir?

İzmir’le kardeş şehiriz. Bizim buradaki özellikle beyaz yakalı dediğimiz grubun birçoğu İzmir’de yaşıyor. Ve Manisa’nın parası buradan devamlı İzmir’e gidiyor. Şu anda daha nitelikli eğitim kurumları, sağlık, barınma, ihtiyaçları ve sosyal hayatlarına dokunur mekânlar oluşturmaya çalışıyorum. Artık Manisa’nın parası Manisa’da kalsın istiyorum ben. Yani bu ölçekte gerçekten çok iyi çalışan bir ekibimiz var. Çok da güzel projeler oluşturacağımızı biliyorum. Bunun heyecanı aslında bizi ayakta tutuyor.

  • Ege Belediyeler Birliği başkanlığı, uzun süredir İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlarında oldu. Bu dönem başkanlığı siz üstlendiniz. Peki Ege Belediyeler Birliği’ndeki çalışmalarınızdan da bahsedebilir misiniz?

Ege Belediyeler Birliği olarak, birçok belediyemize eğitim hizmetleri sağlıyoruz veya onların kamu ihale kanunundaki yaşadığı sorunlarda hep yanındayız zaten.  Bizden önceki dönemde de böyleydi. Böyle bu sistemi devam ettiriyoruz. Bunun yanında Ege Planlama Ajansı kuruyoruz. Şu anda Mistral Binası’nda yerimizi tuttuk ve fiziki çalışmalar başladı. 13 tane koordinatörlüğün olduğu ve onun altında yüzlerce akademisyenin oluştuğu ve bu Ege Havzası’nın tüm sorunlarıyla ilgilenebilecek olan bir yapı kuruyoruz.

Yani herkes İstanbul’a odaklanmış durumda ama şu anda Çanakkale’den Muğla’ya, İzmir’den işte Balıkesir sınırına kadarki havza da bir tane İstanbul aslına baktığınızda. 15 milyon nüfus yaşıyor burada. Bunların sorunları hep ortak. Yani Gediz’i temizlemeyi düşünüyoruz. Çünkü körfez kirleniyor. Ama Gediz, Kütahya, Uşak, Manisa, İzmir’i birbirine bağlıyor. İşte bu dört şehrin ortak koordine olması gerekiyor. Veya işte ulaşım sorunu, veya tarım sorunu. Bunlar aslında bu havzada bulunan tüm şehirlerin sorunu ve bu sorunları tek bir platforma getirip çözümlerinde de ortaklaşa daha uygun maliyetli halledebilmek için Ege Planlama Ajansı’nı ben kurmak çok istiyorum. Önümüzdeki hafta Güzelbahçe’de bir ofiste çalışmalarımıza başlayacağız biz. Mistral Binası’nı beklemeden de böyle bir adım atacağız. Ege Planlama Ajansı kurulduğun da göreceksiniz siz de bütün veriler, çözümler, hepsini orada çok güçlü bir akademisyen kadro ile birlikte analiz eden ve bunları vatandaşlarla paylaşan bir kurum haline gelecek. Benden sonraki başkanlar da daha da ileri taşacaktır.