Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi toplantısında güven ve şeffaflık vurgusu öne çıktı. Ekonomide bir süredir sorunların üst üst yığıldığı bir süreçten geçildiğini aktaran TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, “İhtiyaç duyduğumuz en öncelikli unsur kurumlara duyulan güvenin tesisi, güvenin pekişmesini sağlayacak olan şeffaflık ve hesap verilebilirlik. Ekonomik verilerin sağlıklı analiziyle uzun vadeli tahmin ve planlama yapılabilmesi için doğru bilgi ve bu bilginin şeffafça paylaşılmasına ihtiyaç var. Doğru bilgi firmalar için olduğu kadar devletin kendisi için de önemli, doğru bilgi isabetli tahmin yapmayı mümkün kılar” diye konuştu. Üretimde yurt dışına bağımlılığın, pandemi döneminde olduğu gibi nihai ürün ve ara girdi temini açısından büyük sorun yarattığını dile getiren Özilhan, “Stratejik ürünlerin yurt içi üretim imkânlarını geliştirecek ama bunu piyasa dinamiklerini bozmadan yapacak bir model üzerine düşünmemiz gerek” dedi.
Ekonomi yönetiminde yalınlık, şeffaflık, öngörülebilirlik, kurumsallık, hesap verilebilirlik, karar vericilerle ekonominin aktörleri arasında yapıcı ve süreklilik arz eden bir iletişime ihtiyaç duyulduğunun altını çizen TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, hemen hemen tüm ekonomilerin pandemi krizinin şoklarına hazırlıksız yakalandığını belirtti. Dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de iktisat biliminin gereklerinden sapma gösteren politikaların sorunların derinleşmesine yol açtığını vurgulayan Kaslowski, “Büyümeyi gözeten bir yaklaşım benimsenirken, bunun yönetiminde sorunlar yaşandı. Büyüme tercihi bir ölçüde gerekli sayılabilir; ancak bu politikanın izlenmesinde çıkan sorunlara uygun tepki verilmemesi sonucu tıkanıklıklar yaşandı. Doğru zamanda araç ve güzergâh düzeltmesine gidilmemesi piyasalarda dengesizliklere, döviz rezervlerimizin erimesine yol açtı. Yeni ekonomi yönetimi ile yeni başlangıç yapma olanağı doğdu, alınan ilk tedbirler piyasada hemen rahatlamaya yol açtı” şeklinde konuştu.
Hukuk ve yargı reformunun gündem içinde olduğunu duymak memnuniyet verici
Piyasaların işleyişinin ve sermaye akışlarının yönünün rasyonel yaklaşımlara, iyi yönetime, konusuna hâkim teknokrat ve bürokratlara gereksinim duyduğunu açıklayan Kaslowski, “Ancak bunlar hukukun üstünlüğü, güvenilir yargı sistemi olmadan sürdürülebilir büyüme ve yatırım sermayesinin ülkeye akmasını tek başlarına sağlamaya yetmiyor. Bu nedenle hukuk ve yargı reformunun da bu reform gündemi içinde olduğunu duymak memnuniyet verici oldu. AB ile ilişkilerimizde karşılıklı suçlamalarla bir yere varılmayacağını iki tarafın da anlaması gerek; sert üslupla yapılan tartışmaların kimseye yarar getireceğini sanmıyoruz. Gelecek haftaki AB zirvesi Türkiye-AB ilişkileri için kritik önemde; üslup sertliği ve diyalog eksikliği, ekimde AB Konseyi’nde açıklanan Türkiye kararlarındaki olumlu açılımın, Aralık Zirvesi’nde önünün tıkanmasına yol açabilir” dedi.