Toplantının açılışında konuşan İZİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Betül Sezgin, pandeminin ikinci dalgası nedeniyle maske mesafe ve hijyen üçlüsünün öneminin daha da arttığını belirtti. Bu anlamda alınan tedbirlere harfiyen uymanın önemine vurgu yapan İZİKAD Başkanı Sezgin, “Bu önlemlerden biri de dernek kongreleri ile beraber toplantılarına getirilen sınırlamalar oldu. Biz de bu kurallara harfiyen uyuyoruz ancak online platformlar üzerinden faaliyetlerimizi sürdürmeye, kadını iş yaşamında güçlendirecek eğitimlere online olarak devam ediyoruz” dedi.
Stratejik Marka Danışmanı ve İletişim Uzmanı Burcu Ateş ise ‘Yeni Yüzyılda Yönetim &İnovatif Liderlik' başlığı çerçevesinde sunumuna başlamadan önce kendisini ağırlayan İZİKAD’a teşekkür etti. Sunumunda dünyadaki iş yapış biçimlerinin çok değiştiğini söyleyen Ateş, “Geçen yıl Aralık ayında hayatınızı, iş yaşamınızı, özel hayatınızı bir düşünün, bir de şimdiki hayatınıza bakın. Bu yeni dünyaya adapte olmak son derece önemli” dedi. İZİKAD üyeleri ile interaktif bir sunum gerçekleştiren Ateş, bu dönemde her bireyin belirsizlik ve gelecek endişesi içinde olduğunu ifade etti.
“Ekip böyle dönemde liderine bakar”
Açılımı oynaklık, belirsizlik, karmaşıklık ve tanımlanamazlık olan VUCA döneminin hiçbir zaman diliminde günümüzdeki kadar güçlenmediğini söyleyen Ateş, “Liderler ekibine daha fazla önem vermesi gerekiyor. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi daha fazla gözetilmeli” dedi.
Böylesi zamanda çalışanların ve ekibin gözünün lidere döndüğünü hatırlatan Ateş, “VUCA döneminde ortada görünmek istemeyebilirsiniz ancak size en çok ihtiyaç duyulan dönem bu dönemdir. Sizin öncü olmanızı bekliyorlar, ekibinize yaslanabilecekleri bir omuz vermek bu dönemde hiç olmadığı kadar önemli” dedi. İnovasyonun günümüz dünyasında ön plana çıktığına dikkat çeken Ateş, “İş yapış şekillerimize inovasyonu katmak durumundayız. Bunu yapmadığınız zaman o işin başarılı olma şansı bugün için maalesef yok” dedi.
Sanayileşme sürecini de anlatan Ateş, “Artık bir ürün üretirken o ürünü sadece doğru üretmek değil, nasıl sunduğunuz ve nasıl ürettiğiniz de önem kazandı. Bugün herhangi bir marka toplumsal sosyal sorumluluk yapmadığı sürece, şirketin DNA’sına mesela küresel ısınmayı koymadığı sürece tüketicilerin o markası kullanmayacağını, reddedeceğini görüyoruz, biliyoruz” dedi.