Depremlerden öğrenemediklerimiz
Depremlerden öğrenemediklerimiz
Paylaş:
Bundan iki yıl önce tüm ülke 11 ilimizi yerle bir eden depremlerin acı haberleriyle çalkalandı. Yazılı basın, televizyonlar, sosyal medya, birbiri peşi sıra oluşan sarsıntıların yıkıntılarından gelen şok edici haberler ve görüntülerle doluydu. Bir yanda geç başlayan kurtarma çalışmaları, hedefine varmayan yardımlar, yerle bir olmuş Antakya, Kahramanmaraş, Adıyaman gibi şehirlerimizden gelen iç burkan görüntüler, büyük yıkımın nedenlerini açıklamaya çabalayan bilir bilmez yüzlerce yorumcu diğer yanda tüm ülke düzeyinde yaygınlaşan dayanışma ruhu, merkezi yönetimin ataletini aşmaya çalışan destek toplulukları, özveriyle çabalayan arama-kurtarma birlikleri...
Önemli toplantı
Aradan iki yıl geçtikten sonra durum daha soğukkanlılıkla, daha bilimsel temele oturmuş bir şekilde tartışılabiliyor. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şubesinin İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir’deki Üniversitelerle birlikte düzenlediği “Deprem ve Yapı Bilimi Günleri” böyle bir toplantı dizisi oldu. İki gün süren toplantılara ilgi büyüktü. Genç mühendislerin katılımının çokluğu toplantıyı daha önemli kıldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın katılması ve konuşmasında vurguladığı noktalar dikkat çekiciydi ve kentimiz için önemli mesajlar içeriyordu. Başkan Tugay şunları belirtti: “Bir daha böyle acıların yaşanmaması için umuyorum herkes alması gereken dersi almıştır. Biz İzmir’deki yapı stokunu depreme dayanıklı hale getirmek, yerleşime uygunluk haritası çıkartmak ve iyi bir afet yönetimi için Deprem Master Plan çalışmalarına hızla devam ediyoruz. Ne kadar zorlu bir süreç olursa olsun bu dönemde riskli yapıların dönüşümü için süreci başlatacağız.”
Başkan Tugay aynı konuda, İzBB’nin İMO İzmir şubesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi ile birlikte yürüttüğü yapı stoku çalışmaları kapsamında Bornova ve Bayraklı’da yaklaşık 100 bin binanın envanterinin çıkarıldığını, binalara ilişkin her türlü bilginin yer aldığı kimlik belgesi oluşturulduğunu, bu kapsamda ilk adımda tehlikeli gözüken binaların daha ayrıntılı incelenerek yenilenmesi için ellerinden geleni yapacaklarını vurgulayarak şöyle dedi: “4 bin 100 civarında bina, depreme dayanıksız olarak değerlendirilmiş. Bu 40 bin hane demek. İlçe belediyeleri bina sahiplerine bildirecek, riskli yapı kararı alınıp alınmaması açısından performans testleri yapılacak. Testler kötü çıkarsa riskli yapı kararı verilecek. Ardından bu binaların 2 ay içinde boşaltılmasını ve sonra da yeniden yapılmasını isteyeceğiz."
Koordinasyon Eksikliği
Koordinasyon yani eşgüdüm eksikliğinin yaşanılan afetlerde en ciddi sorun olduğunu çok iyi biliyoruz. 30 Ekim 2020 tarihindeki İzmir depreminde, Bakanlık ve AFAD yetkililerinin, İzmir’deki CHP’li yerel yönetimlere, teknik meslek odalarına, CHP’li muhtarlara yoklarmış gibi davrandıklarını gördük. 3 yıl sonra Güneydoğu’daki büyük depremde de yaşananlar farklı değildi. SAHA (Sivil Alan Hareket Ağı) Derneğinin “İkinci Günden İkinci Yıla – Deprem Sonrası Öğrenimler Raporu”nda, bu süreçte en büyük sorunun “koordinasyon eksikliği” olduğu belirtiliyor. Her afetten sonra, çeşitli Bakanlıklar arasında, Bakanlıklarla AFAD arasında, AFAD ile KIZILAY gibi kurumlar arasında, Bakanlıklar ve AFAD ile Yerel Yönetimler arasında, Bakanlıklar, AFAD ve Yerel Yönetimler ile afet sonrası kurtarma ya da iyileştirme çalışmalarına desteğe gelen gönüllü kuruluşlar ya da bireyler arasında ciddi eşgüdüm eksiklikleri yaşanıyor. Hepsinin ötesinde güçlendirme gibi daha hızlı bir çözüm üzerinde düşünce ve yöntem geliştirilmiyor. Tüm bu olumsuzluklar afetzedelerin mağduriyetine yol açıyor.
Eşgüdüm eksikliğinin tipik bir örneği gazeteci kökenli AKP’li bir İzmir Milletvekilinin söyledikleri! Ne diyor Şebnem Bursalı? “Özellikle İzmir’imizde 165 binden fazla riskli bina var. Bunların yaklaşık 36 bini acil yıkılmalı ya da dönüşüme girmeli. Burada söz konusu olan insanların canları.” Bu sözlerde ilgili Bakanlığa ya da TOKİ’ye bir atıf var mı? Yok! Kastedilen bütçesinden acımasızca kesintiye gidilen İzmir Büyükşehir Belediyesidir. Belediye Başkanına bu işi birlikte çözelim, en kritik 4 bin 100 binanın çözümüne kaynağı birlikte bulalım diyeceğine işi havada bırakıyor. Hem de “İzmir'in temel sorunları var. Bana sorarsanız en öncelikli konu deprem riskinin azaltılması ile ilgili yapılacak çalışmalardır. Bu alanda üzerimize düşeni yapmak için, belediye bütçesinden ne ayırmamız gerekiyorsa, ayıracağız” diyen bir Belediye Başkanı varken…