Sene 1857… Yer Amerika Birleşik Devletleri… Kadınların, toplumdaki yeri çok kötü durumdaydı. Yapılan haksızlıklar, görmezden gelmeler, baskılar… En sonunda işçi kadınlar greve gitme kararı aldı. Ve bu grev sırasında 129 kadın can verdi. Ama onların bu mücadelesi her daim hatırlandı. Kadınların toplum içindeki yeri giderek sağlamlaştı. İşçi kadınların anısını yaşatmak adına, onların öldüğü gün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlandı.
Günümüzde, gelişmiş ülkelerde kadın hakları konusunda olumlu gelişmeler oldu. Ancak maalesef ki, birçok ülkede kadınların sosyal, siyasi ve ekonomik anlamdaki yeri hâlâ eşit değil. Kadınların, daha eşit, özgür ve adil bir dünyada yaşama mücadelesi devam ediyor. Ama mücadeleyle birlikte umut da devam ediyor. Kadınlar, seslerini duyurmaya, eşit temsile karşı her daim yüksek sesle konuşmayı sürdürüyor.
Toplumsal olarak eşit gibi gözlemlense de kamusal anlamda kadınların rol alması biraz daha gözden uzak. Yeterince temsil edilmiyorlar. Siyasette kadınlar hâlâ yeterince görev almıyor. Bu yüzden de kadınlarla ilgili birçok konuya erkek egemen mecliste karar veriliyor.
Her alanda olduğu gibi, biz kadınların hayatın içinde aktif olması, korunması ve eşit temsil hakkı için Gazi Mustafa Kemal Atatürk, gerekli zemini hazırladı. Ve gerisini de biz kadınlara bıraktı hakkımızı korumamız için. Bizlerin yapması gereken ise onun açtığı yolda, tıpkı onun gibi cesur, korkusuz ve umutla ilerlemek. Ve bunun ilk adımı da kız çocuklarımızın modern eğitim almasını sağlamak ve onlara meslek edindirmek… Kendi ayaklarının üstünde duran bireyler haline getirmek.
Daha özgür,
Daha eşit,
Daha adil,
Daha duyarlı,
Daha güçlü,
Ve hep birlikte yolumuza devam etmeliyiz.
Biz kadınlar istersek rüzgârı tersine döndürebiliriz çünkü bu güce, potansiyele sahibiz.
Hepimizin, bütün kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyor, eşitlik, özgürlük ve mutluluk dolu bir yaşam sürmelerini diliyorum.
