Ekonomik Göstergeler
Dolar
29.84 ₺
Euro
32.45 ₺
GBP
1.124 ₺
JPY
7.842
Ana Sayfa
Gündem
Spor
Köşe Yazıları
Podcast

İran gerçeği ve Türkiye

Okuma Süresi: 9
İran gerçeği ve Türkiye
Paylaş:
İran gerçeği; İslam’ın Şiileşmesi ve İran’ın Türklüğünün inkâr edilerek, İran’ın Farslılaştırılması gibi iki bölümden oluşur. Geçen hafta bu gerçeğin birinci bölümünü; Gazze’de ve Batı Şeria’daki savaşın İranlı Şiiler ile ABD’li Hristiyan Evangelistler arasında bir mezhep savaşı olduğunu, ama bu savaşın taraflarının güçlerinin eşit olmadığını, yani orada simetrik değil ‘’asimetrik’’ bir savaş olduğunu söylemiştim. Bütün dünya biliyor ki; İran, Ortadoğu’daki İsrail ve ‘’ABD’deki İsrail’’ ile baş edemeyecektir. Yine bütün dünya biliyor ki, bu bir savaş değil, bir katliamdır. Muhtemelen Siyonistler; kendilerini katliama iten İran mollalarını affetmeyecek ve onlara saldıracaklardır. Yaptırımlarla zayıflatıp, nükleer bahanesiyle saldıracaklar ve Molla Rejimini yıkacaklardır. İşte burada, işte tam bu noktada; İran gerçeğinin ikinci yüzü, Türklerle ilgili yüzü ortaya çıkıyor. Üzerinde operasyon yapılacak, rejimi değişecek İran; aslında Türk’tür. Bugün ortada dolaşan Pers, Fars kavramlarının hepsini emperyalistler imal etmiştir. Gelin bu konuyu biraz açalım. İran’ı Türklerden koparmak için Batı Emperyalizmin yaptıklarını ortaya saçalım. Mitolojiye değil, yakın tarihe bakalım. Sömürgeciliğin başladığı 1500lü yıllarda, Doğu ile Batı arasındaki ticaret yolları üzerinde üç Türk imparatorluğu egemendi. Osmanlılar, Safeviler ve Babürlüler. Kapitalist emperyalizm;  Birinci Dünya Savaşına kadar olan yüz yıl içinde yukarıda sözünü ettiğimiz ticaret yolları üzerindeki üç Türk imparatorluğunu peş peşe yıktı. Yıkmakla kalmadı,  bu süreçte tarihten Türkleri ve Türkçeyi silmeye çalıştı. Bunun için;  Hint- Avrupa Dil Teorisi, Avrupa Tarih Tezi gibi teoriler ortaya attı. Büyük İskender ve Pers Mitolojisi böyle türetildi. Yunanistan ve İran böyle temellendirildi. Gelin şimdi konumuza dönelim. İran’ın Türklerden koparılıp Farslılaştırılma sürecine yakından bakalım. İran’a;1000li yıllardan sonra 300 yıl Selçuklular egemen oldu. Selçuklulardan sonra; hepsi Türk soyu olan Safevîler (1501-1736), sonra Afşar Türkleri(1736-1796) ve nihayet Kaçar Hanedan’ı (1796-1925) İran’a egemen oldular. Bütün bu tarihler arasında İran’ın etnik, toplumsal ve siyasi devlet yapısı Türkler tarafından oluşturuldu. Ülkenin asli kurucusu Türklerdir. Tek cümle ile İran Türk’tür. İran’ın Farslılaştırılması bir Emperyalist oyundur ve şöyle başlamıştır. Safevi devleti zayıflıyor, Rusya, Kafkasya ve Hazar çevresine İngilizler de Doğu Hindistan şirketi üzerinden Güney limanlarına giriyorlar. Bu işgallere direnen Avşarlı Büyük Nadir Şah ve daha sonra Hazarlı /Gaçarlı /Kaçarlı diye anılan büyük Ağa Muhammed Han direniyor ve her ikisi de emperyalistlerin suikastlarıyla öldürülüyorlar. Türk dünyasına saldıran emperyalistlere karşı direnen ilk Türk kahramanlar Avşarlı Büyük Nadir Şah ve Kaçarlı Büyük Ağa Muhammed Han’dır. Büyük Atatürk ise bunların devamıdır. Bu yıllardan sonra İngilizler Lor kökenli ve Şii/İsmaili Tarikatı İmamı Kerim Han Zent’i kontrol altına alıyorlar. Zentliler; İngilizlere ve Ruslara, İran’a müdahale hakkı veriyor. Özetle; Emperyalizmin İran’a girişi ve İran’ın Türklerden koparılıp, Farslılaşması böylece başlıyor. Şii/İsmaili Tarikatının başındaki imamlara ‘’Ağa Hanlar’’ deniliyor. Ağa Hanlar; İngiliz vatandaşı olup, tam anlamıyla İngiliz kontrolüne giriyorlar ve İran’ı İngilizlere teslim ediyorlar. Önce Hindistan’a, oradan da gidip İngiltere’ye yerleşiyorlar. En son Ağa Han Harvard’da okumuş, Rita Hayworth ile evlenmiş, 600 yarış atı sahibi Ağa Han Kerim El-Hüseyini’dir. Şii/İsmaili Tarikatı mensuplarının bugünkü sayıları 20 milyondur ve her tarikat üyesi o yıl ne kazanırsa kazansın, gelirinin sekizde birini Ağa Han’ın İsviçre Bankalarındaki hesabına yatırıyor. Ayrıca bu Ağa Hanlar her yıl tartılarak, müritlerince kendilerine ağırlığınca altın veriliyor. İşte bir Şii tarikatı ve onun emperyalistlerle olan ilişkileri. Ağa Hanların yerini Birinci Dünya Savaşından sonra Pehleviler alıyor. Pehleviler de 1979’da İran İslam Devrimiyle, Şii Mollalarca devriliyor. Gerek Ağa Hanlar, gerekse Pehleviler döneminde emperyalist İngilizler; İran’dan Türk varlığını silmek ve Pers kimliğine dayalı bir İran oluşturmak için sistemli bir çalışma yürütüyorlar. İran tarihinden Türkleri ve Türkçeyi silmeye çalışıyorlar. Buna rağmen hala İran’da kırk milyon Türk; düğünde, dernekte, stadyumda ‘’Ne Mutlu Türk’üm Diyene’’ diye bangır bangır bağırıyor. Sonuç olarak, baştan da söylediğimiz gibi; muhtemelen ABD ve İsrail; Gazze savaşının sebebi olarak gördükleri İran Mollalarına saldıracak ve Molla rejimini değiştireceklerdir. Soru şudur; bu dönemde İran’da yaşayan 40 milyon Türk’e rağmen, İran’ın Türklüğünü inkâr eden Molla Rejimine karşı Türkiye nasıl bir tavır alacaktır? Sorun da şudur; Bugün Türkiye Türklerinin ve diğer Orta Asya Türklerinin arasına Birinci Dünya Savaşında emperyalizm tarafından kasıtlı olarak Gürcistan, Ermenistan ve İran Devlet Bariyerleri konulmuştur. Bu bariyerler yüzünden Türkler bir araya gelememiş, Rusya, İran ve daha ötede Çin; Türkler ve Türk toprakları üzerinde emperyalist politikalarını sürdürmüşlerdir. Lafı uzatmayalım. Bu dönemeçte Türkiye’nin stratejik tavrı yüzyıl önce Batı Emperyalizmi tarafından planlanarak konulmuş devlet duvarlarını aşmak ve Türk Birliğinin yollarını açmak olmalıdır. Bütün Türkler bunu bekliyor.