Teğmenler kararın iptali için dava açtı
Teğmenler kararın iptali için dava açtı
Paylaş:
Kara Harp Okulu mezuniyet töreninden sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerini koruma kararlılıklarını, Atatürk İlke ve Devrimlerine bağlılıklarını ifade ettikleri için “disiplinsizlik yapmak suretiyle devletin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) itibarını zedeledikleri” gerekçesiyle ihraçlarına karar verilen teğmenler gündemdeki yerlerini koruyor. Maruz kaldıkları hukuksuzluk devam ettiği sürece de gündemde kalmaları kaçınılmaz görünüyor.
Geçtiğimiz hafta; ihracına karar verilen teğmenlerden Serhat Gündar’ın, ihraç kararının iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle idare mahkemesinde dava açtığı basına yansıdı. Teğmen Gündar’ın avukatları, dava dilekçelerinde;
Toplumun çok büyük bir kısmına göre teğmenlerin bu davranışları nedeniyle devletin ve TSK’nın itibarının zedelenmediğini, kamuoyu yoklamalarına göre halkımızın yüzde 90’ının TSK’nın itibarının zedelendiğine inanmadığını,
YDK ihraç kararının sadece bir oy farkla alındığını, karşı oy kullanan üyelerden birinin en kıdemli asker (korgeneral) ve diğer üyelerin de yüksek rütbeli askerler olduğunu,
Bu eylemin her yıl yapılan benzer kutlama seremonilerinin bir parçası olduğunu, resmî tören sonrasında yapıldığını ve yürürlükten kaldırılan andın yeniden okunmaması için herhangi bir resmi emrin bulunmadığını,
Teğmenlerin davranışının geleneksel bir davranış olduğunu, her yıl marşlar okunarak ve özlü sözler söylenerek icra edildiğini, bunun için izin istenmeyeceğini,
Devletin ve TSK’nın itibarına zarar veren asıl olgunun teğmenlerin davranışları değil, bunun suç olarak gösterilmesi ve cezalandırma sebebi sayılması olduğunu belirtmişlerdir.
Bunların yanında olayın soruşturulması aşamasındaki birtakım çelişkilere de dikkat çekilmiştir. Bunlardan birisi; 10 Eylül’deki ifadesinde kılıç sesinden başka bir şey duymadığını ifade eden bir subayın 30 Ağustos’ta teğmenler aleyhine düzenlenen bir tutanakta imzasının olmasıdır. Bu durumda söz konusu tutanağın sonradan düzenlendiği, ifadelerin baskı ile değiştirilmiş olabileceği ileri sürülmektedir.
Basında konuyla ilgili haber ve yorumlar devam ederken, hukuksuz uygulamaları teyit eden başka haberler de ortaya çıkmıştır. Teğmenlerin ihraç kararına karşı oy kullanan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Korgeneral Tevfik Algan zamansız bir uygulamayla 3. Ordu Komutanlığı emrine atanmıştır. Bu uygulama da teğmenlere yapılan haksızlık ve hukuksuzluklara karşı duranlara baskı olarak değerlendirilmektedir. Teamüllere aykırı olan bu görevlendirmeyi kabullenmeyen Korgeneral Algan emekliliğini istemiştir.
Mustafa Kemal’in Askerleriyiz diyen teğmenlere yapılanlar tartışılırken bir haber de 10 Kasım 2023 tarihinde icra edilen Atatürk’ü anma töreninde yakasına Atatürk resmi takmaktan imtina eden bir teğmene tepki gösterdikleri için yine disiplinsizlik gerekçesiyle TSK’dan ihraç edilen teğmenlerden geldi. Atatürkçü teğmenlerden biri açtığı davayı kazandı. İdare mahkemesi uzun bir gerekçeyle bu teğmenin davranışının disiplinsizlik olmadığını, TSK’nın itibarını zedelemeyeceğini, ihracının hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığına hükmetti. Hukukçular; bu kararın, 30 Ağustos’taki davranışları nedeniyle ihraç edilen teğmenler için emsal niteliğinde olduğunu ifade ediyor.
Bu gelişmeler devam ederken Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu televizyonlarda teğmenler aleyhine gerçeklerle ilgisi olmayan beyanlarda bulundu. Afyoncu’nun iddialarından birisi; teğmenlerin okuduğu subay andının 28 Şubatçıların getirdiği bir metin olduğudur. Teğmenlerin Avukatı Serdar Öztürk, Afyoncu’nun bu iddiasına derhal karşılık vererek söz konusu metnin 30 Ağustos 1995 tarihinde Kara Harp Okulu devre birincisi bir teğmen tarafından yazıldığını, o tarihte Kara Harp Okulu Komutanı olan Yaşar Büyükanıt’ın bu metni beğenmesi ve onaylaması ile okunduğunu kanıtlamıştır.
Rektör Afyoncu teğmenlerin davranışlarını “orduya siyaset sokmak” olarak nitelendirmiş, teğmenlerin bu andı okumak için 7 defa müracaat ettiklerini 8 defa reddedildiklerini, Teğmenlerin “yapmayın denilen şeyi ısrarla yaptıklarını” iddia eden Afyoncu “Burada problem Atatürk’ün adını anmak değil, disiplinsizlik. Orada sadece 5 teğmen ceza almadı. O yemine katılan birçok teğmen ceza aldı. Orduya siyaset giremez. Ben buna müsaade etmem” demiştir.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; Silahlı Kuvvetlerimizde bir eylemi gerçekleştirmek için ısrarla 7 defa müracaat edilmez, edilemez. Bunu kısa dönem askerlik yapmış olanlar, hatta bedelli askerlik yapanlar bile bilirler. Bu iddianın; teğmenlerin “emre itaatsizlikte ısrar” suçu işlediklerini kanıtlamak üzerine kurgulanmış olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca; eğer konu orduya siyaset sokmaksa, böyle ciddi bir konuda sözlü emirler yerine yazılı emirler verilmeli, orduya siyaset sokmak için ısrar eden, bu maksatla 7 defa müracaatta bulunanlara karşı etkin önlemler alınmalıdır. Oysa bunların hiçbirisinin yapılmadığı, Laiklik ve Atatürk karşıtı odakların tepkilerinden sonra teğmenlerimize reva görülen yaptırımlara kılıf hazırlanmaya çalışıldığı dikkatlerden kaçmamaktadır.
Afyoncu bu ifadesiyle Anayasamızla teminat altına alınmış olan Laik-Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni, Atatürk İlke ve Devrimlerini savunmanın siyasi bir davranış olduğunu iddia etmektedir. Eğer bu davranış siyasi bir tavırsa bunun karşısındaki siyasi anlayış nedir? Belli ki; Afyoncu ve onun gibi düşünenler Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerinden bazıları ile Atatürk İlke ve Devrimlerine karşı başka bir siyasi tavır geliştirmişlerdir. Bu siyasi tavrın ne olduğu izaha muhtaçtır.
Siyasal İslamcı ve ayrılıkçı siyasi anlayışıyla tanınan HÜDA-PAR isimli siyasi parti; geçtiğimiz günlerde “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı” adıyla Diyarbakır’da icra ettiği toplantıda Laiklik ilkesine ve Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısına karşı duruşunu ilan etmiştir. HÜDA-PAR’ın anayasamızla ve yasalarımızla korunan temel değerlerimize karşı söylemleri bile suç sayılmazken teğmenlerimizin bu değerlerimizi koruma ve kollama kararlılığının siyasi bir suç olarak nitelendirilmesi; kimlerin kimlerle yol yürüdüğünü açıkça ortaya koymaktadır kanaatindeyim.