Ukrayna kaybetti, sırada kim var?
Ukrayna kaybetti, sırada kim var?
Paylaş:
Küresel emperyalizm yüzlerce yıldır kullandığı yöntemlerle yoluna devam ediyor. Emperyalizmin hedefindeki ülkelerin halkları; dışarıdan emperyalistlerin, içeriden işbirlikçilerinin yarattığı yüzeysel sorunlarla, yoklukla, yoksullukla, hukuksuzlukla, adaletsizlikle boğuşurken, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı odakların yönlendirmesiyle birbirleriyle çatışırken derinlerde nelerin olup bittiğinden habersiz. Oysa her şey gözümüzün önünde olup bitiyor. Görebilmek için biraz dikkatli bakmak yeterli ama hedef ülke halklarının hapsedildiği kafes buna izin vermiyor. Son hızla değiştirilen yapay gündemlerle halkın dikkati dağıtılıyor. Emperyalistler ve onların işbirlikçileri hedeflerine ulaştığında; elde ettikleri sonucu demokrasi, özgürlük, barış, kardeşlik… temalarıyla öyle güzel takdim ediyorlar ki; sömürülen halklar başlarına nelerin geldiğinin farkında bile olmuyor.
Bu çerçeveden dikkatle bakıldığında; günümüzde emperyalizmin kurguladığı senaryonun son kurbanlarından birisinin Ukrayna halkı olduğu görülüyor.
Ukrayna’daki gelişmeler 2004 yılında icra edilen genel seçim sürecindeki iç karışıklıklarla başlamıştır. Donetsk ve Luhansk bölgelerinde seçimlere hile karıştırıldığı iddialarıyla başlayan iç gerginlik Ukrayna halkının ayrıştırılmasına zemin hazırlamıştır. Rusya; bu durumdan yararlanarak 2014 yılında Kırım’ı ilhak etmiş, ardından 22 Şubat 2022’de “Ukrayna hükümetinin etnik Rus azınlığa zulmettiği” gerekçesiyle günümüze kadar süren savaşı başlatmıştır.
Rusya; Ukrayna’daki iç karışıklığın taraflarından birisi olan Rus azınlıkla birlikte hedefine ilerlerken, ülkedeki hedeflerine ulaşmak için fırsat kollayan batılı emperyalist devletler Ukrayna yönetimini şekillendirmişler ve desteklemişlerdir. ABD ve AB bir taraftan Ukrayna’ya çok büyük miktarlarda silah, mühimmat, finans desteği sağlarken bir taraftan da Rusya’yı azami ölçüde kışkırtmak için (Ukrayna’nın NATO üyeliğini gündeme getirmek dahil) ne gerekiyorsa yapmışlardır.
Gelinen aşamada;
Rusya; Kırım’daki varlığını pekiştirerek Karadeniz’deki konumunu güçlendirmiş, Ukrayna’nın doğusunda Donetsk ve Luhansk’ı kapsayan Donbas bölgesini bütünüyle kontrolü altına almıştır.
ABD; yıllardır sağladığı desteğin faturasını Ukrayna yönetiminin önüne koymuş, Ukrayna’nın değerli mineraller içeren maden yataklarını zimmetine geçirmenin hazırlığı içindedir.
Bu süreçte Ukrayna halkının hiçbir kazanımının olmadığı görülmektedir. Milyonlarca Ukraynalı yerlerinden edilmiştir. Ekonomi çökmüştür. Bir zamanlar dünyanın en önemli nükleer merkezlerinden birisi olan Ukrayna’da sanayi ve teknoloji yok edilmiştir. Gelinen aşamada ABD ve Rusya’nın oturduğu masada Ukrayna’ya yer verilmemiştir. Topraklarının bir bölümüne Rusya, doğal kaynaklarına da ABD çökmüştür. Böylece Ukrayna 21’nci yüzyılın sömürgelerinden birisi haline getirilmiştir.
Ülkemizin de içinde bulunduğu bölgede son 45-50 yıldır yaşananlar benzerlik göstermektedir. İran ile Irak 80’li yıllarda benzer kışkırtmalarla yıllarca savaşmışlardır. Bu savaşta ABD, İngiltere, Fransa ve ortakları Irak’ı desteklemişler, silah, mühimmat ve finans desteği sağlamışlardır. Sonuçta, ABD’nin başını çektiği emperyalist ortaklık; yıllarca süren bu savaşla yıpratılan Irak’a çökmüş, başta petrol ve su olmak üzere doğal kaynaklarını ele geçirmiş, ülkeyi bölmüş ve parçalamıştır. Emperyalist blok; Irak’tan sonra Suriye’yi hedefine koymuştur. Suriye’nin başına gelenler de Irak’ın başına gelenlerden farklı değildir. Ukrayna’da yaşananlar da bunlara benzemektedir.
Emperyalist blok bu zamana kadar elde ettikleriyle yetinmeyecektir. Varlığını ve güvenliğini sürdürmek için küresel gücünü korumak zorundadır. Bunun için bütün dünyada doğal kaynakları ve ticaret yollarını içeren stratejik bölgeleri kontrolü altında bulundurmaya çalışmaktadır. Hedefindeki bölgelerde kontrolü sürdürmek için de bölge ülkeleri arasındaki iş birliğini engellemekte, halkları etnik, dini ve mezhebi yönden ayrıştırmakta ve hedef ülkeleri; sosyal, siyasi, askeri ve ekonomik yönden sürekli istikrarsızlık içinde tutmaktadır.
Ülkemizdeki gelişmelere, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı kışkırtmalara, bölge ülkeleriyle ilişkilerimizdeki kırılganlığa, ekonomik ve siyasi gücümüzdeki zafiyetlere, özellikle de askeri gücümüz üzerinde oynanan oyunlara, özetle son 50 yıldır zayıflatılan, bölünen, parçalanan ülkelerle benzer taraflarımıza bakıldığında küresel emperyalizmin hedefinde olduğumuz endişesine kapılmamak mümkün değildir. Irak, Suriye, Ukrayna ve benzer ülkeler gibi olmamak için son derece dikkatli olunması gerektiği kanaatindeyim.
Büyük Önderimiz Atatürk; varlığımızı sürdürebilmemiz için yapılması gerekenleri bütün ayrıntılarıyla ortaya koymuştur. Ülkemizi hedefine koyanlar; Atatürk’ün çizdiği yoldan sapmadığımız sürece başarıya ulaşamayacaklardır. Bunun farkında olan karanlık odaklar saldırılarını Atatürkçü Düşünceye yoğunlaştırmışlardır. Gerek terörist başı, bebek katili Apo üzerinden yürütülenler, gerekse HÜDA-PAR’ın son zamanlardaki Atatürk karşıtı söylemleri Laik-Demokratik Türkiye Cumhuriyeti karşıtları ve onların küresel emperyalist ortaklarının adımlarını sıklaştırdıklarını göstermektedir. Sonumuzun Irak, Suriye ve Ukrayna gibi olmaması için son derece dikkatli olmamız gerekmektedir.